Türkiye, farklı kültürlerden birçok insanın bir arada yaşadığı bir ülkedir ve bu durum uluslararası evliliklerin artmasına neden olmaktadır. Ancak, farklı milletlerden kişilerin evliliklerinin yanı sıra boşanmaları da hukuki bir süreç gerektirir. Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de boşanma süreci, Türk hukuk sistemi içinde belirli kurallara ve yasal prosedürlere tabidir. Bu makalemizde yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de boşanma süreçleri, iki yabancı uyruklunun Türkiye’de boşanması, hukuki süreçler ve dikkat edilmesi gereken noktalar ele alınacaktır.
Yabancı Uyruklu Kişiler Türkiye’de Boşanabilir mi?
Türkiye’de ikamet eden yabancı uyruklu kişiler de Türk vatandaşları gibi boşanma davası açabilirler. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik birliği içinde yaşayan her birey, gerekçe göstererek boşanma talebinde bulunabilir. Bu durum, Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu çiftler için de geçerlidir. Bu nedenle boşanma sürecini başlatmak için yabancı eşlerin, Türkiye’deki yetkili mahkemelere başvurmaları gerekmektedir.
Türkiye’de Boşanma Davası Açma Şartları
Türkiye’de boşanma davası açabilmek için bazı yasal şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de boşanması için Türkiye’de ikamet ediyor olmalıdırlar. Bu ikamet şartı, yabancı eşlerin boşanma sürecinde Türk hukukuna tabi olmaları anlamına gelir. Bu nedenle boşanma davası açacak yabancı eşler, ikamet ettikleri yerin aile mahkemesine başvurmalıdır.
Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de boşanması için gerekli olan diğer belgeler ise, evlilik cüzdanı, nüfus kayıt örneği ve yabancı eşlerin kimlik belgeleridir. Ayrıca, dava sürecinde tarafların uyruğu ve ikamet durumu göz önünde bulundurularak, uygun hukuki çerçeve belirlenir. Bu noktada, yabancıların boşanma süreçlerinde Türk Medeni Kanunu’nun hükümleri geçerli olacaktır.
Yabancı Uyruklu Kişilerin Boşanma Davasında Hangi Ülkenin Hukuku Uygulanmaktadır?
Yabancı uyruklu kişilerin boşanma davalarında hangi hukukun uygulanacağı, tarafların uyruğu ve ikamet durumu gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Boşanma davalarında yabancılık unsuru bulunduğunda, hakim, davaya uygulanacak hukuku 5718 sayılı Milletlerarası Özel ve Usul Hukuku Kanunu (MÖHUK) hükümleri çerçevesinde belirler. MÖHUK’un 14. maddesi, bu tür durumlarda kademeli bir sistem öngörmüştür. Öncelikle, boşanma ve ayrılık sebepleri ile ilgili olarak eşlerin ortak millî hukuku uygulanır. Eşler farklı vatandaşlıklara sahip oldukları takdirde, müşterek mutad mesken hukuku devreye girer. Fakat tarafların müşterek mutad meskeni yoksa, Türk hukuku uygulanır.
MÖHUK m. 4 ise, yetkili hukukun belirlenmesinde vatandaşlık esasına göre birden fazla vatandaşlığa sahip kişilerin durumunu düzenler. Eğer bu kişilerden biri aynı zamanda Türk vatandaşı ise, Türk hukuku uygulanacaktır. Türk vatandaşlığı olmayan ve birden fazla vatandaşlığı olan kişiler için ise, daha sıkı ilişki kurdukları devletin hukuku uygulanır.
Bu kademeli sistem, boşanma ve ayrılık sebeplerinin yanı sıra, boşanmış eşler arasındaki nafaka talepleri ve velayetle ilgili uyuşmazlıklar için de geçerlidir. Boşanma davalarında geçici tedbir taleplerinde ise doğrudan Türk hukuku uygulanır. Yabancı uyruklu eşle evli olan Türk vatandaşları açısından, genellikle ortak millî hukuk bulunmadığından, çoğu durumda ya müşterek mutad mesken hukuku ya da Türk hukuku devreye girer.
Hakim, bu tür davalarda uygulanacak hukuku re’sen belirlerken, dava dilekçesinde ve sonraki aşamalarda tarafların ve avukatlarının sunacağı bilgiler, davanın daha hızlı sonuçlanmasını sağlayabilir. Bu nedenle, yabancılık unsuru içeren boşanma davalarında tarafların hukuki süreci yakından takip etmesi ve doğru bilgilendirme yapması önemlidir.
Evlilik Yoluyla Kazanılan Boşanma Davası Sonrası Geri Alınır Mı?
Yabancıların evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçmeleri belirli şartlara bağlıdır. Bu şartlar, 5901 sayılı Vatandaşlık Kanunu’nun 16. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: “Bir Türk vatandaşı ile evlenmek, doğrudan doğruya Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak, bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldır evli olan ve evliliği devam eden yabancılar, Türk vatandaşlığına başvurabilirler. Başvuru sahiplerinde aşağıdaki şartlar aranır:
– Aile birliği içinde yaşama,
– Evlilik birliği ile uyumsuz faaliyetlerden uzak durma,
– Milli güvenlik ve kamu düzeni açısından engel teşkil edici bir duruma sahip olmama.”
Bu şartları yerine getiren yabancılar, ikamet ettikleri ilin valiliğine başvurarak vatandaşlık talebinde bulunabilirler. Ancak, bu koşulları karşılamayan kişiler, evlilik yoluyla Türk vatandaşlığına geçemezler.
Türk vatandaşı ile evli olan ve henüz vatandaşlık almamış bir yabancı, boşanma durumunda evlilik yoluyla vatandaşlık kazanma hakkını kaybeder. Dolayısıyla herhangi bir resmi makama bildirimde bulunmak zorunlu olmasa da, bu bildirim yabancının lehine olabilir.
Öte yandan, evlilik yoluyla vatandaşlık almış bir yabancı, boşanma sonrası vatandaşlığını kaybetmez. Ancak, boşanma davasının niteliğine bağlı olarak, bu yabancı kişi oturma ya da çalışma iznini kaybedebilir.
Çekişmeli Boşanma Davalarında Süreç
Yabancı uyruklu eşler arasında anlaşmazlık olduğunda, çekişmeli boşanma davası söz konusu olur. Çekişmeli boşanma davaları, tarafların birbirlerine karşı ileri sürdükleri iddialar nedeniyle daha karmaşık ve uzun sürebilir. Bu tür davalarda, boşanma gerekçeleri, çocukların velayeti, mal paylaşımı ve nafaka gibi konular mahkeme tarafından titizlikle değerlendirilir.
Çekişmeli boşanma davalarında, tarafların boşanma sürecini etkileyen unsurları kanıtlamaları gerekmektedir. Özellikle, aldatma, şiddet veya evlilik birliğinin temelinden sarsılması gibi durumlar mahkemede dile getirilir. Türkiye’de çekişmeli boşanma davaları, yabancı uyruklu eşler için de Türk hukukuna göre yürütülür ve bu süreçte mahkemeye sunulan belgeler ve tanık ifadeleri büyük önem taşır.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Süreç
Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu çiftlerin boşanma sürecinde, eğer taraflar anlaşmalı boşanmayı tercih ederlerse, bu durumda süreç daha hızlı ve daha az maliyetli olabilir. Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar, evlilik birliğinin sona erdirilmesi konusunda karşılıklı olarak anlaşırlar ve mahkemeye başvururlar. Bu tür davalarda, tarafların mahkemeye sunduğu boşanma protokolü büyük önem taşır.
Yabancı Uyruklu Kişilerin Türkiye’de Boşanması Halinde Mal Paylaşımı ve Velayet
Yabancı uyruklu vatandaşlar Türkiye’de boşandıklarında mal paylaşımı ve velayet konularında hangi hukukun uygulanacağı, Milletlerarası Özel ve Usul Hukuku Kanunu (MÖHUK) çerçevesinde belirlenir. Bu konular, tarafların milliyetlerine, ikametgahlarına ve hangi ülke hukukunun uygulanması gerektiğine göre farklılık gösterebilir.
a. Mal Paylaşımı Konusunda
Eşlerin uyruğuna ve ikametgahına göre hangi hukukun uygulanacağı belirlenir. MÖHUK’un 14. maddesi, boşanma sebepleri ve hükümlerine uygulanacak hukuku belirlerken öncelikle eşlerin ortak millî hukukunu, bu yoksa müşterek mutad mesken hukukunu, bu da yoksa Türk hukukunu işaret eder. Ancak mal rejimi konusunda spesifik olarak MÖHUK’un 13. maddesi uygulanır. Bu maddeye göre, eşler arasındaki mal rejimi, evlenme anındaki mutad mesken hukukuna göre belirlenir. Eğer eşler mal rejimi konusunda bir sözleşme yapmışlarsa, bu sözleşmede belirlenen hukuk uygulanır. Aksi takdirde, eşlerin birlikte yaşadıkları ülkenin hukuku veya son olarak Türk hukuku devreye girer.
b. Velayet Konusunda
Velayet konularında ise MÖHUK’un 14. maddesi devreye girer. Çocukların velayetinin hangi ebeveyne verileceği, çocuğun yüksek menfaatine göre belirlenir. Mahkeme, çocukların menfaatini gözeterek karar verir. Velayet konusundaki uyuşmazlıklar, çocukların daima en iyi gelişimini sağlayacak olan hukuk kurallarına göre çözümlenir. Eğer velayetle ilgili bir anlaşmazlık varsa, uygulanacak hukuk yine eşlerin ortak millî hukuku, müşterek mutad mesken hukuku veya bu yoksa Türk hukuku olabilir.
c. Karara Bağlanma Süreci
Mahkemeler, mal paylaşımı ve velayet konularında karar verirken, eşlerin anlaşmaları ve çocukların menfaati doğrultusunda hareket eder. Mahkemeler, ilgili hukuki çerçeveyi dikkate alarak, tarafların sunmuş olduğu delilleri ve beyanları değerlendirir.
Bu bilgiler ışığında, mal paylaşımı ve velayet konularında hangi hukukun uygulanacağı, her olayın kendine özgü koşullarına göre belirlenir. MÖHUK, genel ilkeleri ortaya koyar, ancak somut olayın özelliklerine göre hangi hukukun uygulanacağı konusunda detaylı bir değerlendirme yapılması gerekebilir. Bu nedenle, özellikle uluslararası unsurlar içeren boşanma davalarında uzman bir avukattan destek almak önemlidir.
Yabancı Uyruklu Kişilerin Türkiye’de Boşanmasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Yabancı uyruklu kişiyle yapılan evliliğin sona erdirilmesi için açılacak boşanma davalarında, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi Milletlerarası Özel ve Usul Hukuku Kanunu (MÖHUK) çerçevesinde düzenlenmiştir.
MÖHUK Madde 40’a göre:
“Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları belirler.”
Bu düzenleme doğrultusunda, Türk iç hukukunda boşanma davalarında yetkili mahkeme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda belirtilmiştir. TMK Madde 168’e göre, boşanma davası açılacak mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi ya da davadan önce en az altı ay boyunca birlikte oturdukları yer mahkemesi olacaktır. Ancak, yabancı uyruklu eşle yapılan evliliklerde, tarafların çoğunlukla yurtdışında ikamet etmeleri nedeniyle, bu kurala dayanarak yetkili mahkemeyi belirlemek mümkün olmayabilir.
Bu tür durumlarda, MÖHUK’un 41. maddesi devreye girer. Bu maddeye göre, Türk vatandaşlarının kişisel durumlarına ilişkin davalar, yabancı bir ülkede açılamaz veya açılmamışsa, yetkili mahkeme şu şekilde belirlenir:
– Türkiye’deki yer itibariyle yetkili mahkeme.
– Eğer bu bulunmazsa, davacının Türkiye’de sakin olduğu yer mahkemesi.
– Davacının Türkiye’de ikamet yeri yoksa, son yerleşim yerinin bulunduğu mahkeme.
– Bu da yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biri yetkili sayılır.
Sonuç olarak, Türkiye’de yetkili bir mahkeme olmadığı ve yabancı bir ülkede dava açılamadığı durumlarda, davanın Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde açılması mümkündür. Özellikle yabancı uyruklu eşle evliliklerde, tarafların genellikle yurtdışında yaşadığı göz önünde bulundurulursa, Türkiye’de sakin olunan bir yer veya son yerleşim yeri mahkemesi bulunamayabilir. Bu durumda, büyük şehirlerdeki mahkemeler yetkili olacaktır.
Yabancıların Türkiye’de Boşanma Sürecinde Dikkat Etmesi Gereken Noktalar
Yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’de boşanma sürecinde dikkat etmeleri gereken birkaç önemli husus bulunmaktadır. İlk olarak, boşanma davası açılacak olan mahkemenin yetkili olup olmadığını kontrol etmek önemlidir. Yani yanlış bir mahkemeye başvurulması durumunda, süreç uzayabilir ve gereksiz masraflar ortaya çıkabilir.
İkinci olarak, boşanma sürecinde kullanılacak belgelerin eksiksiz ve doğru bir şekilde hazırlanması gerekmektedir. Yabancı uyruklu kişiler, kendi ülkelerinden temin edilecek belgelerin yanı sıra, Türkiye’de geçerli olan belgeleri de hazırlamalıdır. Bu belgeler arasında örneğin evlilik cüzdanı, kimlik belgeleri, ikamet belgesi ve boşanma protokolü bulunabilir.
Üçüncü olarak, boşanma sürecinde dil bariyeri gibi sorunlar yaşanabileceğinden, yabancı eşlerin Türkçe bilmeyen tarafı için tercüman hizmeti alması gerekebilir. Tercüman, dava sürecinde tarafların haklarını tam olarak savunmalarına yardımcı olur ve yanlış anlamaların önüne geçer.
Son olarak, boşanma sürecinde hukuki danışmanlık almak büyük önem taşır. Türkiye’deki boşanma davalarında uzmanlaşmış bir avukat, yabancı uyruklu eşlerin haklarını koruyacak ve dava sürecinin sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağlayacaktır.
Türkiye’de yaşayan yabancı uyruklu kişiler için boşanma süreci, Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde yürütülmektedir. Yabancı uyruklu kişilerin boşanma sürecinde, doğru adımlar atmaları ve hukuki süreci yakından takip etmeleri önemlidir. Anlaşmalı boşanma davaları daha hızlı sonuçlanırken, çekişmeli boşanma davaları daha uzun sürebilir ve karmaşık bir süreç olabilir. Bu süreçte, yetkili mahkemeye başvurarak, gerekli belgeleri eksiksiz sunmak ve hukuki danışmanlık almak, yabancı eşlerin haklarını korumada önemli bir rol oynar.
Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 10.05.2011 tarihli ve 2010/4537 E. 2011/8105 K. Sayılı ilamında:
“…Davanın tarafları yabancıdır. Yabancı unsur ihtiva eden davalarda Tük mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kuralları tayin eder. ( 5718 s. MÖHUK. md. 40 ) iç hukuk, bir davada yer itibarıyla hangi mahkemeyi ( veya mahkemeleri ) yetkili göstermiş ise, bu mahkeme, o davada milletlerarası yetkiye de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre; boşanma veya ayrılık davaları, eşlerden birinin yerleşim yerinde veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde açılır. Bu yerlerden birini seçme hakkı davacıya aittir. Davacı, kendi yerleşim yerinin İstanbul olduğunu ileri sürdüğüne göre, İstanbul’un dava tarihi itibarıyla davacının yerleşim yeri olup olmadığı belirlenmelidir. Dava 13.05.2009 tarihinde açılmıştır.
Dosyaya sunulan belgelerden, davacının 06.11.2008 ile 06.11.2010 tarihleri arasında iki yıl süreli yabancılara mahsus ikamet tezkeresiyle Türkiye’de bulunduğu anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre, Türkiye’de her hangi bir amaçla en az altı ay süreli ikamet tezkeresi almış olan yabancıların Genel Müdürlükçe “Yabancılar Kütüğüne” kaydedilmeleri ( md.8/1 ) ve yerleşim yeri adreslerinin bu kütüğe işlenmesi, bu kanuna dayanılarak çıkarılan 15.08.2007 tarihinde yürürlüğe konulan “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğine” göre de, bu durumda olan yabancıların yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin elektronik ortamda tutulması zorunludur. ( Yönetmelik md.10/1 )
o halde, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden, davacının “yabancılar kütüğünde” kaydının olup olmadığı ve aynı kütükte dava tarihi itibarıyla Türkiye’deki yerleşim yeri adresiyle ilgili bir bilginin bulunup bulunmadığı sorulup tespit edilmeli, kişilerin adres beyan formundaki bildirimlerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli ( Yönetmelik md.13/1 ) olacağı da dikkate alınmalı, bu ve tarafların gösterdikleri tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan yönler araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”
* * * * * *
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.05.1998 tarih ve 1998/4842 E, 1998/6521 K. Sayılı Kararına göre:
Toplanan delillerden, karı kocanın Alman uyruklu oldukları ikametgahlarını Türkiye’ye nakletmedikleri, ancak 1988 den 1991 senesine kadar aralıksız Kemer’de oturdukları, daha sonra davacının 2-3 ay süreli Almanya’ya gidip geldiği ve son bir yıl içinde de Kemer’e hiç uğramadığı anlaşılmaktadır. Karı kocanın ikametgahlarının Kemer olmadığı açıktır. Ancak eşler son defa altı ay birlikte Kemer’de kalmışlardır. Kocanın kısa süreli, özel nedenlere dayalı olarak Kemer’den ayrılması yetkiye ilişkin dava şartlarını da ortadan kaldırmaz. Bu açıklama karşısında dava Kemer’de isabetli olarak açılmıştır.
Boşanma davanızda hak kaybına uğramamak için bir boşanma avukatından destek almanızı tavsiye ederiz.