Ayrılık Davası Nedir: Şartları Nelerdir ve Nasıl Açılır?

Bu makalemizde ayrılık davası nedir, ayrılık davası şartları nelerdir, bu dava nasıl açılır, yetkili ve görevli mahkeme neresidir, ayrılık kararının sonuçları nelerdir, ayrılık kararı sonrası boşanma davası nasıl açılır gibi birçok soruyu cevaplandırıyoruz.

Ayrılık Davası Nedir?

Ayrılık davası, evlilik birliğinde ciddi sorunlar yaşayan ancak boşanmak istemeyen eşlerin başvurabileceği bir dava türüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda taraflar, boşanmak yerine ayrılık kararı talep edebilir. Bu karar, evlilikteki sorunların tam anlamıyla çözülemediği veya tarafların boşanmaya sıcak bakmadığı durumlarda uygulanır. Ayrılık davası sonucunda taraflar bir süre ayrı yaşama hakkı kazanır, ancak evlilik birliği hukuken devam eder. Bu süreç, eşlere evliliklerini gözden geçirme, yaşanan sorunların çözümünü sağlama veya geri dönülemez bir ayrılık durumunda ise boşanmayı değerlendirme fırsatı sunar.

Türk Medeni Kanununun 167. Maddesinde: “Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.” denilmektedir.

Ayrılık davası, boşanmadan farklı olarak evlilik birliğini sona erdirmez; taraflar yasal olarak hala evli kabul edilir. Bu süre zarfında eşlerin birbirlerine olan yükümlülükleri, çocuklarına karşı sorumlulukları ve mal rejimi devam eder. Bu yönüyle ayrılık davası, evlilikte yaşanan sorunların çözümü için geçici bir ara dönem sağlar. Taraflar ayrı yaşamak suretiyle, evlilikte yaşanan sorunların çözülüp çözülemeyeceğini görme imkânı bulurlar. Özellikle boşanmadan önce evlilikteki sorunları değerlendirip karar almak isteyen kişiler için ayrılık davası, yapıcı bir süreç olarak görülür.

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davası, evlilik birliğinin sona erdirilmesi amacıyla açılan bir dava türüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 161-166. maddeleri arasında düzenlenen boşanma davaları, eşlerin ciddi anlaşmazlıklar yaşadığı, birlikte yaşamanın sürdürülemez hale geldiği ve evlilik birliğinin devam etmesinin imkansız olduğu durumlarda açılır. Boşanma davası sonucunda mahkeme, evlilik birliğini tamamen sona erdirir ve taraflar yasal olarak boşanmış kabul edilir. Bu davanın sonuçlanmasıyla birlikte taraflar arasında mal paylaşımı, nafaka, tazminat, velayet gibi konular karara bağlanır. Boşanma, evliliğin sona erdirilmesi nedeniyle tarafların sosyal, ekonomik ve yasal haklarının yeniden düzenlenmesini gerektirir.

Boşanma davası, eşlerin boşanma kararını karşılıklı olarak anlaşarak verebileceği anlaşmalı boşanma davaları ve taraflardan birinin boşanmak istemediği durumlarda çekişmeli boşanma davaları olarak ikiye ayrılır. Anlaşmalı boşanma davalarında taraflar, boşanmanın tüm şartları üzerinde anlaşmış olup mahkeme süreci hızlı ve sorunsuz ilerler. Çekişmeli boşanma davalarında ise taraflar arasında mal paylaşımı, çocukların velayeti, nafaka gibi konularda uzlaşma sağlanamadığından mahkemenin her iki tarafın iddialarını inceleyip karar vermesi gerekir. Boşanmanın sonuçlanmasıyla birlikte taraflar yeni bir hayat kurabilir, başkasıyla evlenme ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanma hakkına sahip olurlar.

Boşanma Davası ile Ayrılık Davası Arasındaki Farklar Nelerdir?

Ayrılık davası ile boşanma davası, evlilik birliğinde sorun yaşayan çiftlerin başvurabileceği hukuki yollardır; ancak her iki davanın sonuçları ve amaçları farklıdır. Boşanma davası, evlilik birliğini sona erdirirken, ayrılık davası evliliğin hukuki varlığını korur. Boşanma davasında taraflar boşanarak medeni durumlarını değiştirirler ve yasal olarak evlilik sona erer. Ayrılık davasında ise taraflar hukuken evli kalır ancak ayrı yaşama hakkı elde ederler. Boşanma durumunda taraflar birbirlerine karşı ekonomik sorumluluklarını büyük ölçüde kaybeder, malların paylaşımı yapılır ve velayet gibi konular karara bağlanır. Ayrılık davasında ise mal rejimi aynen devam eder; tarafların yasal hakları korunur ve çocuklar üzerindeki haklar sürdürülür.

Boşanma davası sonunda taraflar başka kişilerle evlenme hakkına sahip olurken, ayrılık davasında taraflar hâlâ evli sayıldıkları için yeniden evlenemezler. Boşanma, evlilik birliğini kalıcı olarak sona erdirirken, ayrılık davası geçici bir çözüm sunar. Ayrılık davası, eşlere evliliklerini gözden geçirme, ilişkilerini iyileştirme veya sorunların kalıcı hale gelip gelmediğini değerlendirme fırsatı verir. Bu nedenle, boşanma sürecine kıyasla daha az yıkıcı bir sonuç doğurur ve taraflara, evlilik sorunlarını çözüme kavuşturmak adına bir fırsat tanır.

Ayrılık Davası Şartları Nelerdir?

Ayrılık davası açabilmek için evlilik birliğinin temelden sarsıldığını gösteren ciddi geçimsizlik, anlaşmazlık ya da ortak yaşamı imkansız kılan durumların varlığı gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre, taraflar arasındaki geçimsizlik, evlilik birliğini devam ettirilemez hale getirmiş olmalıdır. Bu geçimsizlik; sürekli tartışmalar, duygusal kopukluk, ilgisizlik, ekonomik sıkıntılar, fiziksel veya duygusal şiddet gibi durumları içerebilir. Ayrılık davası açmak isteyen eşin, evlilikte yaşanan bu ciddi anlaşmazlık ve sorunları mahkemeye ispat etmesi gerekir. Ayrılık davası açmak için evliliğin belirli bir süre devam etme şartı aranmaz; taraflar arasında boşanmaya yol açabilecek derecede ciddi anlaşmazlıklar bulunması yeterlidir.

Kimler Ayrılık Davasını Açabilir?

Ayrılık davasını, evlilik birliğinde ciddi sorunlar yaşayan ancak boşanmayı istemeyen her iki eş de açabilir. Ayrılık davası, boşanma kararı vermekte tereddüt yaşayan veya evliliğin bitmesini istemeyen taraflar için bir alternatiftir. Taraflardan herhangi biri, evlilikteki geçimsizlik nedeniyle ayrılık kararı talep edebilir. Evlilik birliğinin temelden sarsıldığını ve artık ortak yaşamın sürdürülemez hale geldiğini düşünen her iki eş de ayrılık davası açabilir. Bu durumda mahkemeye başvuran taraf, evliliğin devam etmesini istiyor ancak ayrı yaşamak suretiyle sorunları çözmek istiyorsa, ayrılık davası açabilir.

Ayrılık Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Türk Medeni Kanununun 168. Maddesinde: “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” denilmektedir.

Ayrılık davasında görevli mahkeme, tarafların ikametgahının bulunduğu veya son altı ay boyunca birlikte oturdukları yerin aile mahkemesidir. Eğer taraflar farklı şehirlerde yaşıyorsa, davayı açan taraf, kendi ikamet ettiği yer mahkemesine başvurabilir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi ayrılık davasına bakmakla yetkilidir. Ayrılık davasında mahkemenin yetkili olduğu yerin belirlenmesi, başvuru sürecinin düzgün ilerlemesi için önemlidir. Mahkemeye sunulan belgelerle birlikte dava dosyası hazırlanarak yetkili mahkemeye teslim edilir ve süreç bu mahkemede yürütülür.

Ayrılık Davası Nasıl Açılır?

Ayrılık davası, mahkemeye sunulan bir dilekçeyle açılır. Dilekçede, evlilik birliğinde yaşanan sorunlar ve ayrılık talebinin gerekçeleri detaylı bir şekilde açıklanır. Mahkemeye başvuran taraf, evliliğin temelden sarsıldığını, geçimsizlik yaşandığını ve birlikte yaşamanın mümkün olmadığını ifade ederek ayrılık talebini belirtir. Dava dilekçesinde sunulan gerekçelerle birlikte, ayrılık kararı verilmesi için gereken deliller, tanık ifadeleri veya diğer belgeler sunulabilir. Dilekçe, yetkili aile mahkemesine teslim edilerek davanın resmi olarak başlaması sağlanır. Mahkeme, dilekçeyi inceleyerek ayrılık talebinin gerekçelerini değerlendirir ve ilk duruşma tarihini belirler.

Ayrılık Davası Süreci Nasıl İlerler?

Ayrılık davası sürecinde mahkeme, tarafların dilekçelerini, sundukları delilleri ve gerekçeleri inceler. Mahkeme, tarafları dinleyerek evlilik birliğinin devamının her iki taraf açısından zorlu olup olmadığını değerlendirir. Ayrılık talebinin dayanağını oluşturan deliller, tanık ifadeleri ve diğer belgeler mahkeme tarafından dikkate alınır. Tarafların anlaşmazlıklarını çözme olasılığı, evlilikte yaşanan sorunların boyutu ve ayrılığın gerekli olup olmadığı gibi faktörler değerlendirilir. Bu dava süreci boyunca mahkeme, geçici tedbirler alarak tarafların haklarını korur ve çocuk varsa velayet, nafaka gibi konularda geçici düzenlemeler yapabilir.

Ayrılık Kararının Sonuçları Nelerdir?

Ayrılık kararı, boşanma kararı gibi evlilik birliğini sona erdirmez; evlilik birliği hukuken devam eder. Ancak mahkeme, ayrılık süresince tarafların birbirlerinden bağımsız bir şekilde yaşamalarına izin verir. Ayrılık kararıyla birlikte, tarafların evlilikten kaynaklanan hak ve yükümlülükleri korunur, ancak ortak yaşam zorunluluğu geçici olarak ortadan kalkar. Evlilik birliği yasal olarak sürdüğü için, ayrılık kararında mal rejimi ve tarafların yasal hakları aynı şekilde devam eder. Bu süreçte taraflar, farklı bir adreste yaşama hakkına sahip olurken, çocuklar için mahkeme geçici velayet düzenlemesi yapabilir.

Türk Medeni Kanununun 172. Maddesine göre: “Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.”

Ayrılık kararı, tarafların birbirlerine zaman tanımasını sağlayarak evliliklerini gözden geçirmelerine olanak tanır. Taraflar bu sürede evlilikteki sorunları çözme fırsatı bulur ve kararın bitiminde yeniden bir araya gelme veya boşanma gibi seçenekleri değerlendirebilir. Ayrıca, ayrılık süresince nafaka veya çocukların velayeti gibi konularda geçici tedbirler alınabilir, bu durum da tarafların mağduriyet yaşamamasını sağlar.

Ayrılık Davasında Alınan Geçici Önlemler Nelerdir?

Ayrılık davası süresince mahkeme, tarafların haklarını ve çocukların menfaatini korumak için çeşitli geçici tedbirler alabilir. Bu tedbirler, tarafların ayrı yaşamaları nedeniyle oluşabilecek mağduriyetleri önlemeyi amaçlar. Mahkeme, çocukların velayetini geçici olarak belirleyebilir ve çocukların bakımını üstlenen ebeveyne geçici nafaka bağlayabilir. Ayrıca, tarafların maddi durumlarına göre eşlerden birinin diğerine geçici tedbir nafakası ödemesine karar verilebilir. Ayrılık süresince alınan geçici önlemler, ayrılık sürecinin adil ve sorunsuz bir şekilde geçmesini sağlar.

Geçici önlemler arasında ayrıca mal varlığı üzerindeki hakların korunması ve tarafların mülklerinin korunması için gerekli tedbirler yer alabilir. Bu tedbirler, mal paylaşımı yapılmadığı için tarafların haklarını korur ve süreç boyunca herhangi bir tarafın mağduriyet yaşamasını engeller.

Ayrılık Kararının Süresi Var mıdır?

Ayrılık kararı, mahkeme tarafından belirli bir süre için verilir ve bu süre genellikle 1-3 yıl arasında değişir. Bu süre boyunca taraflar evliliklerini gözden geçirip, sorunlarını çözme fırsatına sahiptirler. Ayrılık süresi dolduğunda, taraflar isterse bir araya gelerek evliliklerine devam edebilirler. Ancak ayrılık süresi sonunda sorunların çözülmemesi durumunda taraflar, boşanma davası açma hakkına sahiptir. Mahkeme tarafından belirlenen bu süre boyunca, tarafların kendi hak ve yükümlülükleri korunur, ancak ayrı yaşama hakları devam eder.

Eğer ayrılık süresi sona erdiğinde taraflar birlikte yaşamaya başlamazsa veya sorunlarını çözemezse, boşanma davası açılarak evlilik birliğinin sona erdirilmesi talep edilebilir. Ayrılık süresinin dolması, taraflara evlilik birliği hakkında sağlıklı bir değerlendirme yapmaları için bir çerçeve sunar.

TMK madde 171’de de bu süre açıkça ifade edilmiştir. Maddeye göre: “Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.”

Ayrılık Sürecinde Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Ayrılık sürecinde çocukların velayeti, çocuğun menfaatine uygun olan ebeveyne geçici olarak verilir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilecek ebeveyni velayet için seçer. Bu süreçte çocuğun eğitimi, sağlığı ve genel gelişimi dikkate alınarak velayet kararı geçici olarak belirlenir. Mahkeme, çocuğun düzenli bir ortamda gelişim göstermesi için uygun ebeveyni seçerken, diğer ebeveynin de çocukla kişisel ilişki kurmasına olanak sağlar.

Ayrılık sürecinde velayet kararı geçici olarak alınsa da, çocuğun menfaatine uygun değişiklikler gerektiğinde mahkeme bu kararı yeniden değerlendirebilir. Bu durumda, ebeveynlerin maddi ve manevi durumları, çocukla olan ilişkileri ve çocuğa sağladıkları olanaklar dikkate alınır.

Ayrılık Davasında Nafaka

Ayrılık davasında, ekonomik olarak zor durumda olan eş, mahkemeden nafaka talep edebilir. Mahkeme, ayrılık sürecinde maddi olarak mağduriyet yaşamaması için taraflardan birinin diğerine geçici nafaka ödemesine karar verebilir. Nafaka miktarı, eşlerin maddi durumları ve yaşam standartları dikkate alınarak belirlenir. Geçici nafaka, ayrılık süresi boyunca ekonomik olarak zorluk yaşamaması için bir destek sağlar.

Türk Medeni Kanunu’nun Geçici Önlemler başlıklı 169. maddesine göre: “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.”

Ayrılık sürecinde nafaka alan taraf, boşanma davası açılması halinde nafakanın devamını veya artırılmasını talep edebilir. Mahkeme, boşanma sürecinde ve sonrasında da ekonomik mağduriyeti önlemek amacıyla bu talebi değerlendirir. Bu süreçte ödenen nafaka, eşler arasında ekonomik dengeyi sağlamak amacıyla geçici olarak bağlanır.

Ayrılık Davasında Tazminat

Ayrılık davasında, boşanma davasındaki gibi maddi veya manevi tazminat talep edilmez, çünkü evlilik birliği hukuken devam etmektedir. Bu süreçte tarafların birbirlerinden tazminat talep etmesi genellikle mümkün değildir; ancak ayrılık kararı sonrasında boşanma davası açılırsa, tazminat talepleri gündeme gelebilir. Ayrılık süreci boyunca taraflar birbirlerine ekonomik destek sağlamak amacıyla nafaka talebinde bulunabilirken, tazminat talepleri boşanma sürecine bırakılır. Mahkeme, ayrılık süresince tarafların ekonomik olarak birbirine zarar vermemesi için gerekli tedbirleri alır, ancak tazminat konusunu ayrılık süreci kapsamına almaz.

Ayrılık Davasında Mal Paylaşımı

Ayrılık davasında taraflar arasındaki mal rejimi, boşanmadan farklı olarak devam eder ve mal paylaşımı yapılmaz. Evlilik birliği devam ettiği için mal rejimi de aynen korunur ve taraflar birbirlerine karşı yasal olarak haklarını sürdürür. Ancak ayrılık kararı verildikten sonra, mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkileri, her iki tarafın haklarını koruyacak şekilde düzenlenebilir. Mahkeme, tarafların mülklerinin korunmasını sağlamak için geçici tedbirler alabilir, ancak ayrılık sürecinde mal paylaşımı yapılmaz.

Ayrılık sürecinin sona ermesi ve boşanma davası açılması durumunda ise mal paylaşımı yapılır ve taraflar arasında mülklerin adil bir şekilde paylaştırılması sağlanır. Ayrılık süreci boyunca tarafların mal varlıkları üzerindeki hakları korunur, bu nedenle mal paylaşımı ancak boşanma davası sonucunda gerçekleştirilir.

Türk Medeni Kanununun 180. Maddesinde: “Ayrılığa karar verilirse mahkeme, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.”

Ayrılık Kararı Sonrası Boşanma Davası

Ayrılık süresi sona erdiğinde ve taraflar yeniden bir araya gelmediklerinde, ayrılık kararının bitiminde boşanma davası açılabilir. Bu sürecin, evlilikteki sorunların çözülmesine katkı sağlamadığı ya da bir araya gelmenin mümkün olmadığı durumlarda taraflardan biri, evlilik birliğini sona erdirmek için boşanma davası açma hakkına sahiptir. Boşanma davası, ayrılık sürecinde ortaya çıkan ekonomik, psikolojik ve sosyal etkilerin bir sonucunda alınan bir karar olarak değerlendirilebilir.

Ayrılık kararı sonrasında açılan boşanma davasında, mahkeme tarafların ayrılık sürecinde yaşadıkları değişimleri de değerlendirir. Evlilik birliğinin temelden sarsıldığı ve bir araya gelmenin mümkün olmadığı durumlarda boşanma kararı verilir. Ayrıca, ayrılık sürecinde alınan geçici nafaka veya velayet kararları, boşanma davası ile birlikte yeniden değerlendirilebilir ve boşanma sürecinin gerektirdiği yeni düzenlemeler yapılır.

Ayrılık Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011 E. 2011/688 K. sayılı kararına göre:

“…ayrılık davasında hakimin geçici olarak doğrudan önlemleri alması gerektiğine dair bir karar vermiştir. İlgili kararda, “Ayrılık durumunda evlilik birliği hukuken devam ettiğine göre, eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmak durumundadır. Özellikle ayrı yaşam hakkını kazanan kadın için tedbir nafakası verilmesinin yıllardır kabul gördüğü; ayrı yaşayan eşin ekonomik durumu iyi olsa dahi az veya çok katkıda bulunulacağı; kadının gelir durumunun ancak takdir edilecek nafaka miktarına etkili olabileceği görüşü benimsenerek, sonuçta davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.” 

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2012/3023 E., 2013/3849 K. Sayılı ilamında:

“…Ayrılığa karar verebilmek için, boşanma sebebinin ispatlanmış olması gerekir. Boşanma sebebi gerçekleşmemiş ise, ayrılık talebinin de reddine karar verilmelidir. Toplanan delillerden; tanık anlatımlarında geçen kocanın eşine şiddet olayından sonra, evliliğin uzun süre devam ettirilerek tarafların birlikte yaşamayı sürdürdükleri, böylece bu olayların davacı tarafından affedildiği, en azından hoşgörüyle karşılanmış sayılması gerektiği; sonraki olaylara ilişkin tanık beyanlarının ise somut görgüye ve bilgiye dayanmadığı, anlatılanların duyuma ve davacının kendilerine söylediğinin aktarılmasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylara dayalı olarak boşanma veya ayrılık kararı verilemeyeceği gibi; duyuma dayalı veya taraf sözlerinin aktarılması niteliğindeki beyanlara dayalı olan olaylar da sabit kabul edilemez. O halde; en azından Türk Medeni Kanunu’nun 166/2. maddesindeki boşanma koşulları bile gerçekleşmiş olmadığından; ayrılık talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yeterli olmayan gerekçeyle ayrılığa karar verilmesi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir…”

*                           *                            *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2018/7723 E., 2018/14816 K. Sayılı ve 18.12.2018 tarihli kararı:

…Mahkemece; her ne kadar boşanmayı gerektirecek olaylar mevcut ise de taraflar arasındaki bu geçimsizliğin evlilik birliğini çekilmez hale getirmediği, müşterek çocuk da gözetilerek ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle TMK 170 maddesi uyarınca ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin bağımsız konut sağlamadığı, eşinin doğumuyla ve çocukla ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Somut olayda tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmadığından kadın tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken TMK m. 170 gereği ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23.12.2010 tarihli ve 2009/20557 E., 2010/21791 K. sayılı kararında:

 “…Boşanma isteğiyle açılan davada, hakimin boşanma yerine ayrılığa karar verilebilmesi için; boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi yanında ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının da bulunması gerekir. (TMK.m.170/1,3 ) Toplanan delillerden davanın açılmasından sonra tarafların evlilik birliğini yürütmek amacıyla bir araya geldikleri anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Taraflar bir araya gelmiş olduklarından; önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olduklarının kabulü gerekir. Bu şekildeki affedilmiş veya hoş görülmüş sayılan olaylar boşanma nedeni olarak kabul edilemez. Öte yandan, dava açıldıktan sonra yeni bir kısım olayların gerçekleştiği anlaşılmaktaysa da; bu gibi yeni olaylar eldeki davanın değil, ancak ayrı bir davanın konusu ve nedeni olacağından; bu davada değer taşımaz. O halde boşanma koşulları, dolayısıyla ayrılık kararı verilmesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davanın reddi yerine yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Boşanma davanızda hak kaybına uğramamak için bir boşanma avukatından destek almanızı tavsiye ederiz.

Diğer yazılarımız için tıklayın…

Tel : 0 501 144 84 27

Av. Zeynep Ünal Murat