Yoksulluk nafakası, boşanma sonucunda ekonomik olarak zor duruma düşen ve boşanmada kusuru diğer tarafa göre daha az olan eşin, diğer eşten talep edebileceği maddi destektir. Bu nafaka türü, boşanma nedeniyle yaşam standardı düşecek olan tarafın geçimini sağlamak amacıyla verilir. Yoksulluk nafakasının hükmedilebilmesi için çeşitli şartların bir arada bulunması gerekmektedir
Boşanma davası sonucunda yoksulluk nafakasına hak kazanmak için boşanma kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Dava süresince verilen tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte yoksulluk nafakası olarak devam eder. Müşterek çocuklar için dava süresince verilen tedbir nafakasıysa, boşanma kararının ardından iştirak nafakası olarak adlandırılır. Yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu nafaka, boşanma süreci boyunca veya boşanma sonrasında ayrı bir dava ile de talep edilebilir.
Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?
Yoksulluk nafakasının hangi şartlar gerçekleştiğinde verileceği Türk Medeni Kanunumuzun 175. Maddesinde açıklanmıştır. Bu maddeye göre:
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.“
1. Yoksulluğa düşecek olan eş yoksulluk nafakası talebinde bulunmalıdır.
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, yoksulluğa düşecek olan eşin nafaka talebinde bulunması gerekmektedir. Çünkü bu nafaka türü talebe bağlıdır. Talepte bulunulmadığı takdirde mahkeme kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmetmez. Bununla birlikte talep edilen nafakanın miktarı da açık ve net bir şekilde belirtilmelidir. Bunun nedeni hakimin, talep edilen miktarı üst sınır olarak görmesidir.
2. Nafaka talebinde bulunan eş, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmelidir.
Boşanma sonucunda yoksulluk nafakası talep edebilmek için, nafaka isteyen tarafın boşanma nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşmesi gerekir. Bu durum, nafaka talep eden eşin, boşanmadan önce sahip olduğu yaşam standardını koruyamaması ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanması anlamına gelir. Yoksulluğa düşme durumu, mahkeme tarafından yapılacak bir değerlendirme ile belirlenir. Mahkeme, tarafların gelir ve gider durumlarını, yaşam koşullarını ve boşanma öncesi yaşam standardını dikkate alarak bu değerlendirmeyi yapar.
3. Nafaka talebinde bulunan eş, diğer eşten daha ağır kusurlu olmamalıdır.
Yoksulluk nafakası talep eden eşin, boşanmada diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Kusur durumu, boşanma davasında ortaya konan deliller ve tanık beyanları ile belirlenir. Eğer nafaka talep eden eşin boşanma sürecindeki kusuru diğer eşten daha ağırsa, yoksulluk nafakası talebi reddedilebilir. Bu kusur; sadakatsizlik, şiddet, aşırı kıskançlık, ilgisizlik gibi boşanmaya neden olan davranışları kapsar. Mahkeme, tarafların boşanmaya sebep olan davranışlarını değerlendirerek kusur durumunu tespit eder.
4. Nafaka yükümlüsünün mali gücünün nafakayı ödemeye elverişli olması gerekmektedir.
Yoksulluk nafakasına hükmedilirken nafaka yükümlüsü eşin mali durumu ve ödeme gücü göz önünde bulundurulur. Mahkeme, tarafların gelir beyanlarını, banka hesaplarını ve diğer mal varlıklarını inceleyerek bu değerlendirmeyi yapar. Maddi durum tespiti, nafaka miktarının belirlenmesinde önemli bir kriterdir. Eğer nafaka ödeyecek olan eşin mali gücü yoksa, yoksulluğa düşecek taraf lehine nafakaya hükmedilmez.
Bu şartların tamamının sağlanması halinde, nafaka talep eden taraf yoksulluk nafakasına hak kazanabilir. Mahkeme, tüm bu koşulları değerlendirerek nafaka talebini kabul eder veya reddeder.
Bunun yanında yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için boşanma kararının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Boşanma kararı kesinleşmeden yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Ancak, boşanma davası süresince tedbir nafakası olarak adlandırılan geçici bir nafaka kararı verilebilir. Boşanma kararı kesinleştikten sonra, bu tedbir nafakası yoksulluk nafakasına dönüşür. Boşanma kararının kesinleşmesi, tarafların istinaf ve temyiz hakkını kullanmaması veya temyiz sonucunda kararın onanması ile gerçekleşir.
Yoksulluk Nafakasını Kimler Talep Edebilir?
Boşanma nedeniyle ekonomik zorluk yaşayacak taraf, yoksulluk nafakasını talep edebilir. Nafakanın amacı, eşlerin geçimini sağlamaktır. Bu nafaka, zenginlik aracı değildir. Kendi geliri veya malvarlığıyla geçimini sürdürebilen, yani yoksulluğa düşmeyen eş, yoksulluk nafakası talep edemez.
Yoksulluk nafakası talep eden eşin, diğer eşe göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Ayrıca, nafaka ödeyecek tarafın mali gücünün bulunması şarttır. Yoksulluk nafakası hakkı, gerekli koşullar sağlandığında her iki eşe de tanınmıştır. Bu düzenlemeler, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın eşlere eşit olarak uygulanır. Önemli olan, yasal koşulların mevcut olmasıdır. Hangi eşin talepte bulunduğu önemli değildir.
Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?
Yoksulluk nafakası, boşanma davasıyla birlikte veya boşanma sonrası ayrı bir davayla talep edilebilir. Boşanma, nafaka ve velayet konuları boşanmanın ferileri olarak kabul edilir. Bu nedenle boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası talep edildiğinde, ayrıca harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti ödenmez. Çekişmeli boşanma davalarında, yoksulluk nafakası dava dilekçesi veya cevaba cevap dilekçesi ile talep edilebilir. Bu, nafaka alacaklısı için çeşitli avantajlar sağlar.
1. Boşanma Davası ile Beraber Talep Edilmesi
Yoksulluk nafakası hem anlaşmalı boşanma hem de çekişmeli boşanma davalarında talep edilebilmektedir.
1.a. Yoksulluk Nafakasının Anlaşmalı Boşanma Davasından Talep Edilmesi
Anlaşmalı boşanma davasında, taraflar boşanmanın hukuken doğuracağı tüm sonuçlarda anlaşarak bir protokol hazırlarlar. Anlaşmalı boşanma protokolü nafaka, tazminat, velatet, ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi hususları barındırır. Bu anlaşma, hakim tarafından tarafların iradesine uygun olarak karara bağlanır.
Anlaşmalı boşanma protokolünde, yoksulluk nafakasına ilişkin hükümler de yer alabilir. Taraflar, yoksulluk nafakası konusunda anlaşma sağlayabilir ve ödenecek nafaka miktarını belirleyebilirler. Eğer yoksulluk nafakası talep edilmeyecekse, her iki taraf da bu hakkından feragat ettiklerini açıkça ifade etmelidir.
Protokolde yoksulluk nafakasına yer verilmemişse ve feragat açıkça belirtilmemişse bile, boşanma davasının tamamlanması ve kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası davası açılamaz. Bunun nedeni yoksulluk nafakası talebinde bulunan tarafın, karşı taraftan daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma davalarında kusur tespiti yapılmadığından, boşanma sonucunda yoksulluk nafakası talebiyle dava açılması mümkün değildir.
Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası talebi, protokolde belirtilen şartlara göre değerlendirilir ve hakim tarafından onaylanır. Tarafların belirlediği nafaka miktarı ve ödeme koşulları, mahkeme tarafından karara bağlanır. Bu süreç, yoksulluk nafakası talebinin taraflar arasında açık ve net bir şekilde anlaşılmasını ve mahkeme tarafından onaylanmasını sağlar.
1.b. Yoksulluk Nafakasının Çekişmeli Boşanma Davasından Talep Edilmesi
Çekişmeli boşanma davasında yoksulluk nafakası, dava dilekçesi ile talep edilebilir. Ayrıca cevaba cevap dilekçesi ile de yoksulluk nafakası talep edilebilir. Dilekçelerin karşılıklı alıp verilmesi sırasında taraflar iddia ve savunmalarını değiştirebilir ve genişletebilir. Ancak karşı tarafın cevap dilekçesi vermemesi riski nedeniyle, nafakanın dava dilekçesinde talep etmek daha doğrudur.
Çekişmeli boşanma davası ile yoksulluk nafakası talep etmek birçok avantaj sağlar. Boşanma davasının ferilerinden biri olan yoksulluk nafakası için ek harç ve masraf ödenmez. Yoksulluk nafakası, boşanma ile birlikte karara bağlanır. Böylece yeni bir nafaka davası açmaya gerek kalmaz ve süreç hızlanır. Yoksulluk nafakası boşanma davası ile talep edilirse, sadece tek bir avukatlık ücreti ödenir. Yargılama giderleri ve vekalet ücretleri sadece boşanma davası için ödenir, nafaka için ek ödeme yapılmaz.
Sonuç olarak taraflar çekişmeli boşanma davası açacaklarsa, yoksulluk nafakasının dava dilekçesinde talep edilmesi önemlidir. Böylece boşanma davasının bitmesi beklenmez ve zaman kaybı önlenir.
2. Yoksulluk Nafakasının Ayrı Bir Nafaka Davası ile Talep Edilmesi
Taraflar, çekişmeli boşanma davası sırasında birbirlerinden yoksulluk nafakası talep etmeyebilirler. Bu tür hallerde boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde yeni bir nafaka davası açarak yoksulluk nafakası talebinde bulunabilirler. Ancak unutulmamalıdır ki; ayrı bir dava açılması halinde yeniden harç yatırmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücretini karşılamaları gerekmektedir.
Boşanma davasının akabinde yoksulluk nafakası talep edilebilmesi için taraflar çekişmeli olarak boşanmış olmalıdır. Anlaşmalı boşanma davalarında kusur oranı saptanmadığı için boşanma davası kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası talebinde bulunulamaz. Bununla birlikte yoksulluk nafakası talep edecek olan eş, diğer eşten daha ağır kusurlu olmamalıdır. Bir diğer deyişle yoksulluğa düşen eşin ekonomik durumu ne kadar kötü olursa olsun kusur oranı daha ağır olursa, mahkeme nafaka talebini reddeder.
Görülüğü üzere yoksulluk nafakası, iştirak nafakasından farklıdır. İştirak nafakası, müşterek çocuklar için hükme bağlanır ve kamu düzenine ilişkindir. İştirak nafakası için kusur şartı aranmaz. Sonuç itibariyle anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasına yer verilmese dahi iştirak nafakası, çocuk ergin olana kadar talep edilebilir. Ancak, yoksulluk nafakası anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilmemişse, sonradan talep edilemez. Bu durum, yukarıda belirtilen nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Yoksulluk Nafakası Miktarı Nasıl Belirlenir?
Yoksulluk nafakası, talep edenin geçimini sağlamak amacıyla belirlenir ve zenginleştirme amacı taşımaz. Hakim, nafaka miktarını belirlerken tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, mal varlıklarını ve gelir-gider durumlarını dikkate alır. Nafaka ödeyecek tarafın mali gücü, yoksulluk nafakasının üst sınırını oluşturur ve mali gücü olmayan taraf, nafaka ödemekle yükümlü tutulamaz.
Yoksulluk nafakası miktarı, her dava dosyasında ayrı değerlendirilir. Anlaşmalı boşanma davalarında, tarafların hazırladığı protokolde belirtilen yoksulluk nafakası miktarı mahkeme tarafından dikkate alınır. Eğer anlaşmalı boşanma protokolünde nafaka talebinden vazgeçilmişse, boşanma sonrası ayrı bir dava açılamaz. Çekişmeli boşanma davalarında ise mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, istihdam durumlarını, banka hesap dökümlerini, SGK kayıtlarını, gayrimenkul ve diğer gelir kaynaklarını ve kusur durumlarını inceleyerek yoksulluk nafakasına hükmeder veya nafaka talebini reddeder.
Bir kişiye nafaka yükümlülüğü getirilmesi için çalışıyor olması şartı aranmaz. Diğer bir deyişle, nafaka yükümlüsü muhakkak çalışan bir kişi olmalıdır gibi bir şart bulunmamaktadır. Kişinin çalışmasını engelleyen bedensel veya ruhsal bir durum bulunmadığı sürece nafaka ödemesi beklenir. Yargıtaya göre, kişinin cezaevinde olması veya engelli maaşı alması o kişinin nafaka sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Nafaka yükümlüsünün çalışmasına engel bir durumu yoksa, düzenli bir geliri olmasa da nafaka ödemekten kurtulamaz. Bu, kişinin sigortasız çalışarak veya hiç çalışmayarak nafaka yükümlülüğünden kaçmasını önlemek içindir.
Boşanma nedeniyle yaşam kalitesi düşen ve eski sosyo-ekonomik durumunu sürdüremeyen kişi nafaka talep edebilir. Yargılama ve tahkikat aşamalarında, hakimin doğru ve hakkaniyete uygun bir karar verebilmesi için somut olayın tüm detaylarıyla bilgilendirilmesi önemlidir. Mahkeme, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını inceleyerek, adil bir nafaka miktarı belirler.
Kusur Oranının Yoksulluk Nafakasına Etkisi
Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde:
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
denilmektedir. Maddeden de anlaşılacağı üzere yoksulluk nafakası talep eden taraf, diğer taraftan daha ağır kusurlu olmamalıdır. Ayrıca, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmamaktadır. Yani, karşı tarafın daha ağır kusurlu olması şartı yoktur. Yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için, nafaka talep edenin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşeceğinin ve diğer taraftan daha ağır kusurlu olmadığının ispatlanması yeterlidir.
Yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için talep eden tarafın kusuru dikkate alınır. Talep eden taraf, diğer taraftan daha ağır kusurlu ise nafaka talebi reddedilir. Ancak, eşit kusur durumunda veya talep eden tarafın kusuru daha hafifse, yoksulluk nafakasına hükmedilir. Hakim, talep edenin kusurunu ve yoksulluk durumunu değerlendirir. Bu talep, talep edenin daha ağır kusurlu olmadığı sürece kabul edilir.
Yoksulluk Nafakası Ne Kadar Süre ve Ne Şekilde Ödenir?
Yoksulluk nafakasının ödenme şekli Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesinde açıkça anlatılmıştır. Bu maddeye göre:
“Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Görüldüğü üzere yoksulluk nafakası tek seferde toptan ödenebilmektedir. Bununla birlikte mevcut durum koşullarına göre irat şeklinde de ödeme yapılabilir. İrat şeklinde ödeme nafakanın belli zaman aralıklarıyla ödenme şeklidir. Bu durum uygulamada aydan aya nafaka ödemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi, bu nafakanın süresiz şekilde ödenmesi anlamına gelmektedir. Nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkmadığı sürece nafaka yükümlüsü, bu nafakayı ödemek zorundadır.
Yoksulluk Nafakası Miktarının Artırılması ve Azaltılması
Boşanma davası kesinleştikten sonra, tarafların sosyal ve ekonomik durumları değişebileceği gibi dönemin ekonomik koşulları da farklılaşabilmektedir. Bu gibi durumlarda, nafakanın artırılması ya da azaltılması talep edilebilir. Talepte bulunan eşin dava açması gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 176. Maddesinin 4. ve 5. fıkraları bu durumu düzenler.
“Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Görüldüğü üzere tarafların mali durumları değiştiğinde veya hakkaniyet gerektirdiğinde nafakanın miktarı değiştirilebilir. Gelecekteki nafaka miktarının tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu düzenleme, nafakanın yıllık TÜFE oranında artırılmasına da imkân tanır. Ancak, bu talebin hakim tarafından değerlendirilmesi için tarafların talepte bulunması gerekir. Hakim, kendiliğinden bu konuda karar veremez.
Dolayısıyla, tarafların ekonomik durumlarında değişiklik olduğunda nafakanın yeniden düzenlenmesi mümkündür. Nafaka alacaklısı veya nafaka yükümlüsü, mahkemeye başvurarak nafaka miktarının güncellenmesini talep edebilir. Bu süreç, adil ve hakkaniyetli bir nafaka miktarının belirlenmesini sağlar.
Yoksulluk Nafakası Hangi Hallerde Kaldırılır?
Her ne kadar kural olarak yoksulluk nafakasının süresiz şekilde ödenmesine hükmedilse de bazı istisnai hallerde bu nafakanın kaldırılmasına karar verilmektedir. Bu haller Türk Medeni Kanunumuzun 176. Maddesinin 3. fıkrasında açıkça sayılmıştır. Kanun maddesine göre yoksulluk nafakası şu hallerde kaldırılabilir:
- Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi
- Nafaka alacaklısının ya da nafaka borçlusunun ölümü,
- Nafaka alacaklısının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması,
- Nafaka alacaklısının yoksulluk halinin ortadan kalkması
- Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesi
Bu hallerde yoksulluk nafakası kaldırılmaktadır. Nafakanın kaldırılması için nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi ve taraflardan birinin ölümü hallerinde dava açılmasına gerek yoktur. Ancak nafaka alacaklısının evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluk halinin ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi durumlarında nafakanın kaldırılması için dava açılması gerekmektedir. Dava açılıp dosyaya uygun deliller sunulduğu takdirde hakim, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar vermektedir.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talep Edilebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakası talep edilebilmektedir. Bu davada taraflar boşanmanın yanı sıra nafaka, mal paylaşımı ve diğer boşanma sonuçları konusunda da anlaşmaya varırlar. Bu anlaşmalar, anlaşmalı boşanma protokolünde yer alır. Yoksulluk nafakasına ilişkin hükümler de bu protokolde belirtilir.
Boşanma protokolünde, yoksulluk nafakasının miktarı, ödeme şekli ve süresi gibi detaylar belirlenmektedir. Taraflar, nafaka talebinde bulunacaksa, bunu açıkça protokole yazarlar. Nafaka talep edilmeyecekse, taraflar bu hakkından feragat ettiklerini de belirtmelidir. Hakim, protokolü inceleyerek tarafların anlaşmasına uygun olarak karar verir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakası talebinde bulunulmamışsa, boşanma sonrasında bu konuda ayrı bir dava açılamaz. Bu nedenle, tarafların nafaka talebini protokolde açıkça belirtmeleri önemlidir. Bu şekilde, yoksulluk nafakası talepleri anlaşmalı boşanma sürecinde karara bağlanmış olur.
Yoksulluk Nafakası Ödenmezse Ne Yapmalıyım?
Boşanma davası kesinleştikten sonra nafaka yükümlüsü, hükmedilen yoksulluk nafakasını kararda belirtildiği şekilde ödemek zorundadır. Ancak bazı nafaka yükümlüleri nafakayı ödemekten kaçınmaktadır. Bu hallerde nafaka alacaklısı ilamlı icra takibi başlatarak nafakasını temin edebilmektedir.
Nafaka alacaklısının yoksulluk nafakasını temin edemediği hallerde İcra İflas Kanununun 344. Maddesi işleme konmaktadır. Bu maddeye göre:
“Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.”
Nafaka borçlusu, ödenmemiş nafaka nedeniyle tazyik hapsine tabi tutulabilir. Borçlu, geçmiş üç aya kadar olan nafaka borcunu ödeyerek tazyik hapsinden kurtulabilir. Ödemezse, üç ay boyunca hapse girebilir. Bu uygulama tek seferlik değildir. Her üç aylık dönemde ödenmeyen nafaka için tekrar tazyik hapsi talep edilebilir.
Güncel nafaka alacakları icra takibine konulduğunda, hacizde birinci sırada yer alır ve adi alacaklardan önce tahsil edilir. Ancak birikmiş nafaka alacakları adi alacak olarak işlem görür ve bu nedenle diğer alacaklarla birlikte sıraya konur. Birikmiş nafaka borcu, güncel nafaka gibi öncelikli tahsil edilmez. Ayrıca birikmiş nafaka borcu için İcra İflas Kanununun 344. maddesi gereğince tazyik hapsi uygulanamaz.
Nafaka alacaklıları, alacaklarının takibini düzenli ve güncel yapmalıdır. Güncel nafaka borçları, maaş haczinde devlet alacaklarıyla birlikte en üst sırada tahsil edilirken, birikmiş nafaka borçları adi alacak olarak işlem görür. Bu nedenle, yoksulluk nafakası alacaklısı olan kişilerin, alacaklarını sürekli takip etmeleri önerilir.
Yoksulluk Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Yoksulluk nafakası davasında, diğer nafaka davalarında da olduğu gibi görevli mahkeme, aile mahkemeleridir. Aile mahkemesinin olmadığı adliyelerde bu davalara, asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla bakabilir.
Yoksulluk nafakası boşanma davasıyla beraber talep edildiğinde, açılacak olan boşanma davasını incelemeye yetkili mahkeme yetkilidir. Hangi aile mahkemesinde açılacağı sorusunun cevabı ise TMK 168. Maddesinde verilmiştir. Bu maddeye göre: “Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya davadan önce eşlerin son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.”
Boşanma kesinleştikten sonra açılacak olan yoksulluk nafakası davasında ise nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Bu durum Türk medeni Kanununun 177. Maddesinde açık şekilde belirtilmiştir: “Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.”
Yoksulluk Nafakasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler Nelerdir?
Yoksulluk nafakasında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler, nafaka talepleri ve ödemeleriyle ilgili dikkat edilmesi gereken hususlardır. Bu süreler, nafaka alacaklısının haklarını korumak ve nafaka borçlusunun yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak amacıyla belirlenmiştir. Nafaka alacaklılarının, bu süreleri dikkate alarak haklarını koruması önemlidir.
a. Yoksulluk Nafakasında Hak Düşürücü Süre:
Yoksulluk nafakası talebi, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılmalıdır. Bu süre hak düşürücü süredir ve sürenin geçirilmesi halinde yoksulluk nafakası talep etme hakkı kaybedilir.
b. Yoksulluk Nafakasında Zamanaşımı:
b.1. Biriken Nafaka Alacakları: Yoksulluk nafakası kararının verilmesinden sonra biriken nafaka alacakları için genel zamanaşımı süresi uygulanır. Türk Borçlar Kanunu’na göre, bu süre 10 yıldır. Bu süre içinde nafaka alacaklısı, biriken nafaka borçlarını icra takibi yoluyla tahsil edebilir.
b.2. Ödenmeyen Güncel Nafaka Alacakları: Güncel nafaka alacakları, nafaka borcunun ödenmemesi durumunda icra takibine konu edilebilir. Güncel nafaka alacakları, icra takibinde öncelikli olarak tahsil edilir. Zamanaşımı süresi içinde ödenmeyen nafaka alacakları, icra takibi yoluyla tahsil edilebilir.
Yoksulluk nafakası ile ilgili bu süreler, nafaka alacaklısının haklarını korumak ve nafaka borçlusunun yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak amacıyla belirlenmiştir. Nafaka alacaklılarının, bu süreleri dikkate alarak haklarını koruması önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Yoksulluk Nafakası Nedir?
Yoksulluk nafakası, boşanma sonucunda ekonomik olarak zor duruma düşen ve boşanmada kusuru diğer tarafa göre daha az olan eşin, diğer eşten talep edebileceği maddi destektir.
Anlaşmalı Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?
Anlaşmalı boşanma davasında yoksulluk nafakası taraflar arasında belirlenerek protokole yazılır. Boşanma protokolünde, yoksulluk nafakasının miktarı, ödeme şekli ve süresi gibi detaylar belirlenir. Taraflar, nafaka talep etmedilerse bu haklarından feragat ettiklerini de belirtmelidir. Hakim, protokolü inceleyerek tarafların anlaşmasına uygun olarak karar verir. Eğer anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakası talebinde bulunulmamışsa, boşanma sonrasında bu konuda ayrı bir dava açılamaz.
Boşanma Davasından Sonra Yoksulluk Nafakası İstenebilir Mi?
Anlaşmalı boşanma davasında, protokolde yoksulluk nafakası talebinde bulunulmamışsa, boşanma sonrasında ayrı bir davayla talep edilemez. Ancak çekişmeli boşanma davasında boşanma davası kesinleştikten sonraki 1 yıl içerisinde yeni bir dava açarak yoksulluk nafakası talebinde bulunulabilmektedir.
2023 Yılında Yoksulluk Nafakası Kaç TL’dir?
2023 yılında yoksulluk nafakası tutarları belirli bir sabit miktar üzerinden değil, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre hakim tarafından belirlenmektedir. Genel olarak, yoksulluk nafakası minimum 2.000 TL civarında başlamakta ve nafaka yükümlüsünün gelirine göre artmaktadır. Örneğin, asgari ücretle çalışan bir kişinin nafaka ödemesi 1.000 TL ile 2.000 TL arasında olabilir. Ancak, yüksek gelirli bir nafaka yükümlüsünün ödemesi gereken tutar 10.000 TL’yi geçebilmektedir. Bu durum tamamen ülkenin ve tarafların ekonomik koşullarına bağlıdır.
Yoksulluk Nafakasının Miktarı Nasıl Belirlenir?
Hakim, nafaka miktarını belirlerken tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, mal varlıklarını, gelir-gider durumlarını, istihdam durumlarını, banka hesap dökümlerini, SGK kayıtlarını ve kusur durumlarını dikkate alır. Nafaka ödeyecek tarafın mali gücü, yoksulluk nafakasının üst sınırını oluşturur; mali gücü olmayan taraf, nafaka ödemekle yükümlü tutulamaz. Anlaşmalı boşanma davalarında, protokolde belirtilen nafaka miktarı mahkemece dikkate alınır ve protokolde nafaka talebinden vazgeçilmişse, boşanma sonrası ayrı bir dava açılamaz. Çekişmeli boşanma davalarında, nafaka miktarı her dava dosyasında ayrı değerlendirilir. Nafaka yükümlülüğü için çalışıyor olma şartı aranmaz, bedensel veya ruhsal bir engel olmadıkça nafaka ödemesi beklenir.
Yoksulluk Nafakası Ödenmezse Ne Olur?
Boşanma davası sonrası hükmedilen yoksulluk nafakasını ödemeyen yükümlüler için ilamlı icra takibi yapılabilir. İcra İflas Kanunu’nun 344. maddesi gereğince, nafaka borcunu ödemeyenler üç aya kadar tazyik hapsine tabi tutulabilir. Nafaka borçlusu, geçmiş üç aylık nafaka borcunu ödeyerek hapsi önleyebilir. Güncel nafaka borçları icra takibinde birinci sırada tahsil edilirken, birikmiş nafaka borçları adi alacak olarak işlem görür ve tazyik hapsi uygulanmaz. Nafaka alacaklıları, alacaklarını düzenli takip etmeli ve güncel borçları öncelikle tahsil etmelidir.
Yoksulluk Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2019/6489 E., 2019/12687 K. sayılı Kararına göre:
“…davacı kadının çalışmadığı, davalı erkeğin ise engelli maaşı aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin engelli maaşı alıyor olması kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Davalı erkeğin maddi durumu yoksulluk nafakasının miktarı konusunda dikkate alınır. (YHGK 2009/3-165-186). Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği açıktır. O halde, davacı kadın yararına geçimi için az da olsa yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.“
* * * * * * *
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/15244E., 2015/20324 K. sayılı Kararında:
“…nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafaka TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır…O halde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, yoksulluk nafakasında artışın yapıldığı tarihten itibaren geçen süreçte paranın satın alma gücünün azaldığı hususları gözetilerek, yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olarak TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yoksulluk nafakasına ilişkin artırım talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir..”
* * * * * * *
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2017/7014 K. Sayılı ilamında:
“…Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Taraflar hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre davacı kadının ev hanımı olduğunun belirtilmesine rağmen adli yardım talebi için istenen belgeler arasında bulunan Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan belgede davacı kadının sigortalı çalışmadığının belirtildiği, ancak belge üzerine el yazısı ile iş göremezlik aylığı aldığının not olarak düşüldüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davacı kadının sosyal ve ekonomik durumunun yeniden usulünce araştırılması, Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alıp almadığı, alıyorsa miktarı sorulmak suretiyle boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…”
* * * * * * *
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2014/143 E., 2014/1023 K. Sayılı ilamında;
“…Somut olayda, davacının (nafaka yükümlüsünün) işinden çıkartılmış olması mahkemece önemli değişiklik olarak kabul edilmiştir. Bu husus, davacının tüm gelirini kaybettiği işinden elde etmesi halinde geçerli bir neden olarak kabul edilebilecektir. Ne var ki, taraflar arasında daha önce görülmüş olan davalarda; davacının taşınmazlarından (işyerleri ve tavuk çiftliğinden) kira geliri elde ettiği belirlenmiş olup mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Bundan ayrı, işinden çıkartılmış olan davacının, bu sebeple dava dışı işyerinden işçilik alacaklarına karşılık bir tazminat alıp almadığı veya bu tazminatı almak amacıyla dava açıp açmadığı hususları da açıklığa kavuşturulmamıştır.
Buna göre mahkemece; davacının tüm gelir kalemleri, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak tespit edilmeli, davacının elde ettiği kira gelirlerinin, toplam geliri içindeki oranı belirlenmeli, ayrıca davacının dava dışı işyerinden işçilik alacakları sebebiyle tazminat alıp almadığı açıklığa kavuşturulmalı, bundan sonra davacının ekonomik ve sosyal durumunda önemli ölçüde bir değişiklik olup olmadığı karar yerinde tartışılmalı ve ortaya çıkacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir hüküm tesis edilmelidir…”
* * * * * * *
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/12812 E., 2018/3095 K. sayılı Kararına göre:
“…Mahkemece; davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı erkeğin dava tarihinde … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2010 tarihli ve 2007/370 esas, 2010/561 sayılı kararı ile 8 yıl 4 ay hapis cezasının infazı için ceza infaz kurumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de dosya kapsamından yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşılmaktadır. Kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamaz. Bu durumda davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
* * * * * * *
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.11.2019 tarihli ve 2017/3-1025 E., 2019/1135 K. sayılı Kararına göre:
“Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Dosya içeriğinden, taraflar arasında görülen boşanma davası sonucunda, Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.06.2012 tarihli ve 2012/119 E., 2012/148 K. sayılı kararı ile tarafların anlaşma sebebiyle boşanmalarına, davalı kadın için dava tarihinden itibaren aylık 700,00TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği, kararın davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.01.2013 tarihli ve 2012/16423 E., 2013/2155 K. sayılı kararı ile onandığı, davacının karar düzeltme isteğinin Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24.04.2013 tarihli, 2013/7167 E., 2013/11267 K. sayılı kararı ile oy çokluğu ile reddine karar verilmekle, kararın 10.05.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacının aylık gelirinin nafaka miktarı düşüldükten sonra net 1.600,00TL olduğu, davalının müteveffa sigortalı babasından dolayı kendisine 272,50TL yetim aylığı bağlandığı ve babasından kalan taşınmazdan 150TL kira geliri elde ettiği hususları dosya kapsamı ile sabittir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında somut olay değerlendirildiğinde, davalının belirtilen şekilde gelir elde etmesi, nafakanın kaldırılmasına değil azaltılmasına etki edecek olgulardan olduğundan, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı gözetilmekle, 4721 Sayılı TMK’nın 4. Maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi uyarınca nafakanın uygun bir miktarda indirilmesi gerekmektedir…”
* * * * * * *
Boşanma davanızda hak kaybına uğramamak için bir boşanma avukatından destek almanızı tavsiye ederiz.