Türk hukukunda davaların birleştirilmesi kurumlarından biri terditli dava olarak adlandırılır. Terditli (kademeli) dava, davacının aynı davalıya yönelttiği birden çok talebini tek bir dava dilekçesinde, asıl ve ferî talepler şeklinde sıralı olarak ileri sürebilmesine imkân tanır. Bu dava türü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m.111’de “Terditli dava” başlığı altında düzenlenmiştir. HMK m.111’e göre terditli dava açılabilmesi için bazı koşullar bulunmaktadır. Aşağıda terditli davanın tanımı, şartları, yargılama usulü, avantajları ve örnek uygulamaları detaylı şekilde ele alınmıştır.
Terditli Dava Nedir?
Terditli dava, bir davada birden fazla talebin aynı anda ileri sürülmesi ancak bu taleplerin kademeli bir ilişki içerisinde sunulmasıdır. Bu ilişki gereği taleplerden ilki “asıl talep”, sonraki ise “ferî (yardımcı) talep” olarak nitelendirilir. Davacı, mahkemeden öncelikle asıl talep konusunda karar verilmesini ister; ferî talep ise asıl talebin reddedilmesi ihtimali düşünülerek ileri sürülür. Terditli dava sayesinde davacı, haklarını kaybetme riskine karşı alternatifli taleplerini tek seferde sunma olanağı bulur.
Terditli dava, halk arasında bazen “seçimlik dava” olarak anılsa da hukuken farklı bir kavramdır. Bu davada seçim hakkı mahkemeye veya davalıya bırakılmaz; davacı yalnızca taleplerin incelenme sırasını belirler. Bu yönüyle terditli dava, bir şarta bağlı dava anlamına da gelmez. Yani dava sonucu, önceden belirsiz bir koşula bağlanmamış olup sadece talepler arasında sıraya konulma söz konusudur.
Terditli Davanın Şartları
HMK m.111 terditli davanın koşullarını açıkça ortaya koymaktadır. Bir davanın terditli sayılabilmesi için şu şartların bir arada bulunması gerekir:
- Aynı Davalıya Karşı Talepler: Tüm talepler aynı davalıya (veya davalılar grubuna) yöneltilmiş olmalıdır. Farklı davalılara karşı ileri sürülen talepler terditli dava kapsamında birleşemez.
- Birden Fazla Talep: Davacı, dava dilekçesinde birden çok talep ileri sürmelidir. Tek talepli davalarda terditli yapı olmaz. Taleplerin sayısına bir üst sınır konmamış olup, ikiden fazla kademeli talep de mümkün olabilir.
- Aslîlik–Ferîlik İlişkisi: Talepler arasında bir aslî (birincil) ve ferî (ikincil) talep ilişkisi kurulmalıdır. Dilekçede ilk sırada asıl talep belirtilmeli; devamında, ilk talebin kabul edilmemesi hâlinde incelenmesi istenen ferî talep ya da talepler yer almalıdır.
- Hukukî veya Ekonomik Bağlantı: Birlikte ileri sürülen bu talepler arasında hukukî veya ekonomik bir bağlantı bulunmalıdır. Taleplerin dayandığı vakıa veya hukuki ilişki ortak ya da en azından bağlantılı olmalıdır ki aynı davada görülebilsin. Alakasız konulardaki talepler terditli olarak bir araya getirilemez.
Yukarıdaki koşullar sağlandığında, davacı tüm taleplerini tek bir yargılamada sıralı biçimde değerlendirilmek üzere sunabilir. Örneğin, talep konuları aynı sözleşmeden kaynaklanıyorsa veya aynı hukuki ilişkiden doğuyorsa aralarında gerekli bağlantı mevcut sayılır.
Terditli Davada Yargılama Usulü ve Karar Süreci
Terditli davada yargılama usulü, normal bir davadan farklı olarak taleplerin sıralı incelenmesini içerir. Mahkeme, dava dilekçesinde belirtilen talepler bakımından ortak bir tahkikat (inceleme) süreci yürütür. Deliller genellikle tüm talepler için birlikte toplanır ve değerlendirilir. Böylece aynı olaya ilişkin birincil ve alternatif talepler tek bir yargılamada kapsamlı şekilde incelenmiş olur.
Mahkemece yargılama sırasında ilk önce asıl talep ele alınır ve karara bağlanır. Kanun gereği, asıl talep hakkında esastan bir red kararı verilmedikçe ferî talebe geçilmesi mümkün değildir. Yani mahkeme, davacının birinci talebini haksız bulup esastan reddetmeden, ikinci talep üzerinde inceleme yapamaz ve hüküm kuramaz. Bu kural HMK m.111/2’de açıkça belirtilmiştir. Eğer asıl talep mahkemece kabul edilir (yani davacı haklı bulunursa), ferî talep hakkında ayrıca karar verilmesine gerek kalmaz; dava, asıl talebe göre sonuçlanır. Şayet asıl talep reddedilirse, mahkeme derhal ferî talebi incelemeye geçer ve bu ikinci talep hakkında da bir karar verir. Davacı birden fazla alternatif talep ileri sürmüşse, her bir ferî talep sırayla aynı şekilde değerlendirilir: Üst sıradaki talep reddedildikçe bir sonraki talep incelenir.
Terditli davalarda tek bir hüküm kurulur ve bu hüküm, dilekçedeki taleplerin sıralı değerlendirilmesinin sonucunu içerir.Mahkeme, hüküm fıkrasında asıl talep ve varsa ferî talepler hakkında ayrı ayrı, açık ve kesin şekilde karar vermelidir. Örneğin, “Davacının birinci talebi hakkında … nedeniyle reddine, ikinci talebi hakkında … nedeniyle kabulüne karar verildi” şeklinde hüküm kurulması gerekir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da, terditli davada her talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Asıl talep karara bağlanmadan doğrudan ikinci talep hakkında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmakta ve hüküm bu nedenle bozulmaktadır. Dolayısıyla mahkemenin, terditli taleplerin sırasına riayet ederek karar tesis etmesi, kararın gerekçesinde ve sonucunda bunu açıkça göstermesi zorunludur.
Terditli Davanın Amacı ve Avantajları
Terditli dava kurumunun hukuk sistemimize kazandırılmasının temel amacı usul ekonomisini sağlamak ve hak kayıplarını önlemektir. Davacı, terditli dava açarak birinci talebinin kabul edilmemesi ihtimaline karşı önlem almış olur. Böylece asıl talep reddedilse bile, aynı dava içinde ferî talebi incelenerek hakkını elde etme şansı devam eder. Tek bir yargılama içinde alternatif taleplerin çözümlenmesi, davaların ayrı ayrı açılmasına göre hem zaman hem masraf tasarrufu sağlar. Birden fazla dava yerine tek dava açılması, mahkemelerin iş yükünü de azaltarak yargılama sürecini hızlandırır.
Bu davanın avantajlarını şu şekilde özetleyebiliriz:
- Hak Kaybının Önlenmesi: Davacının asıl talebi ispatlanamaz veya hukuken reddedilirse, ferî talep sayesinde alternatif bir hukuki korunma sağlanır. Bu sayede davacı, ilk davayı kaybettiğinde yeniden baştan ayrı bir dava açmak zorunda kalmaz.
- Zamandan Tasarruf: Tüm talepler tek seferde görüldüğü için yargılama süreci kısalır. Aynı olayla ilgili iki ayrı dava yürütülmediğinden, karar daha çabuk kesinleşebilir.
- Masraf ve Emek Tasarrufu: Tek bir dava açılması, harç ve yargılama giderlerinin tekrarlanmaması anlamına gelir. Davacı ve davalı, iki farklı dava yerine tek davada emek ve masraf harcar. Avukatlık ücreti ve diğer giderler bakımından da ekonomiklik sağlar.
- Çelişkili Karar Riskinin Azalması: Birbiriyle bağlantılı talepler aynı mahkemece incelendiğinden, ayrı mahkemelerde farklı kararlar çıkması riski ortadan kalkar. Bütüncül bir çözüm elde edilir.
- Pratik Çözüm: Özellikle uygulamada talep edilen asıl hakkın elde edilememesi durumunda ikinci bir seçeneğin mevcut olması, adaletin tesisi açısından pratik bir imkân sunar. Örneğin, aynen ifa mümkün değilse tazminat talebinin incelenebilmesi, hakkaniyete uygun bir sonuç alınmasını kolaylaştırır.
Terditli Davaya Örnekler
Aşağıda kavramı somutlaştırmak için birkaç örnek verilmiştir:
- Sözleşmeden Doğan Talep Örneği: Bir alacaklı, yaptığı satış sözleşmesi gereği öncelikle aynı ile ifa (aynen tescil) talep edebilir. Örneğin bir taşınmaz satışında, davacı ilk olarak tapu iptali ve kendi adına tescil istemektedir. Alternatif olarak, eğer mahkeme tapu tesciline hükmedemez veya reddederse, davacı ikinci sırada tazminat talep etmiştir. Hatta bu da mümkün olmazsa üçüncü sırada ödediği bedelin iadesini istemiş olabilir. Bu durumda mahkeme önce tapu tescili talebini değerlendirir. Tescil talebi haklı bulunmazsa, aynı davada deliller ışığında tazminat talebine geçilir. Mahkeme, diyelim ki tazminat talebini haklı görürse onu kabul eder; tapu tescili talebini ise reddeder. Böylece tek bir yargılamada, davacının alternatif istemleri sırayla karara bağlanmış olur. Bu örnekte görüldüğü gibi talepler hep aynı hukuki ilişkiden (satış sözleşmesinden) kaynaklanmakta ve aynı davalıya yöneliktir.
- Boşanma Davasında Terdit Örneği: Aile hukukunda da terditli taleplere rastlanır. Örneğin, eşlerden biri boşanma davasında özel bir boşanma sebebine (Türk Medenî Kanunu m.161’deki zina gibi) dayanarak boşanma talep edebilir. İkinci ihtimal olarak dilekçesinde, bu özel sebep ispatlanamazsa genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması (TMK m.166/1) nedeniyle boşanma talebini ileri sürebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, özel ve genel boşanma sebeplerinin bu şekilde aslî-ferî ilişkiyle birlikte ileri sürülebileceğini kabul etmektedir. Bu sayede eş, önce özel sebebe dayanarak hızlı bir boşanma kararı almaya çalışırken, o sebep gerçekleşmezse hak kaybına uğramadan genel sebebe dayanarak boşanma talebinin incelenmesini sağlayabilir. Tek davada alternatifli sebepler ileri sürülerek, boşanma kararı elde etme imkânı artırılır.
- İş Hukukunda Hak Talepleri: İşçi alacaklarıyla ilgili davalarda da terditli istemler görülebilir. Örneğin, bir işçi haksız fesih iddiasıyla işe iade davası açarken, terditli olarak işe iade gerçekleşmezse kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesini talep edebilir. Burada işe iade asıl taleptir; mahkeme eğer iade koşullarını bulunmadığına karar verirse ferî talepler olan tazminat taleplerini inceleyecektir. Bu sayede işçi, haklarının korunması için alternatif yol sunmuş olur.
Terditli Davanın Diğer Dava Türlerinden Farkı
Terditli dava, objektif dava birleşmesi (davaların yığılması) olarak adlandırılan birden fazla talebin tek davada görülmesi hâllerinden sadece biridir. Bu nedenle, diğer benzer dava türleriyle arasındaki farkların bilinmesi önemlidir:
- Kümülatif (Yığılmalı) Dava: Davacı, birden fazla talebini aynı dilekçede ileri sürüp hepsinin birlikte karara bağlanmasını istediğinde, bu durum terditli dava değil kümülatif talep yığılması sayılır. Kümülatif davada talepler arasında asıl-ferî ilişkisi yoktur; mahkeme tüm talepler hakkında ayrı ayrı karar verir. Örneğin bir davada hem maddi tazminat hem manevi tazminat birlikte isteniyorsa, bu terditli değil, objektif dava birleşmesinin kumulatif şeklidir. Terditli davada ise ancak bir talebin reddi durumunda diğerine geçilir; oysa kümülatifte tüm talepler inceleme kapsamındadır.
- Seçimlik Dava: Seçimlik dava, HMK m.112’de düzenlenen ve seçimlik borç kavramına dayanan özel bir haldir. Seçimlik borçlarda, borçluya tanınan seçim hakkı kullanılmadığında alacaklıya dava açma imkânı doğar. Bu tür davada alacaklı, borcun konusu olan alternatif seçeneklerden birini mahkemeden talep eder. Seçimlik dava, terditli davadan farklıdır çünkü burada davacı aslında tek bir talep ileri sürer (seçimini yapıp birini ister) ve alternatifler borcun niteliğinden kaynaklanır. Terditli davada ise alternatif talepler bizzat davacı tarafından sıralanır ve mahkeme sırasıyla değerlendirir. Kısaca seçimlik dava, borç ilişkisindeki seçim hakkıyla ilgiliyken, terditli dava davacının taleplerini kademelendirmesiyle ilgilidir.
- Şarta Bağlı Dava: Şarta bağlı dava, bir hakkın doğumunu gelecekteki bir koşula bağlayan veya dava açılmasını koşula tâbi kılan durumlardır. Hukukumuzda genel olarak davaların bir şarta bağlanması kabul edilmez; dilekçedeki talep açık ve koşulsuz olmalıdır. Terditli dava da bir şarta bağlılık içermez, sadece mevcut taleplerin incelenme sırası konusunda bir düzenlemedir. Dolayısıyla terditli dava açılması, “şu koşul gerçekleşirse ikinci talebim görülsün” şeklinde şart ileri sürmek demek değildir. Asıl talebin reddi, ferî talebin incelenmesinin yargısal önkoşuludur, ancak bu zaten kanundan kaynaklanan bir usul kuralıdır.
Boşanma Davalarında Terditli Talepler
Aile hukukunda, özellikle boşanma davalarında terditli taleplere sıkça başvurulur. Türk Medenî Kanunu’nda özel boşanma sebepleri (zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, akıl hastalığı, suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme, terk gibi) ve genel boşanma sebebi (evlilik birliğinin sarsılması) ayrı hükümler halinde düzenlenmiştir. Uygulamada davacılar, öncelikle ispatı daha kolay veya kendileri için daha avantajlı gördükleri özel bir sebebe dayanarak boşanma talebini sunmaktadır. Ancak özel sebep ispatlanamazsa boşanmanın tümden reddi söz konusu olabileceğinden, terditli olarak genel sebebe dayalı boşanma talebi de dilekçeye eklenir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, özel ve genel boşanma sebeplerinin bir arada ve kademeli şekilde ileri sürülmesini terditli dava kapsamında değerlendiren kararlar vermiştir. Örneğin davacı eş, önce zina (TMK m.161) sebebiyle boşanma istemiş, alternatif olarak “evlilik birliğinin sarsılması” (TMK m.166/1) sebebine dayanmıştır. Mahkeme, zina sebebini kanıtlanmış bulmazsa ikinci sebebe geçerek evlilik birliğinin sarsılması yönünden delilleri değerlendirmekte ve şartları varsa bu genel sebeple boşanmaya karar verebilmektedir. Bu uygulama sayesinde, evlilik birliğini sona erdirmek isteyen taraf tek bir dava ile hedefine ulaşabilir; özel sebep kabul görmezse vakit kaybetmeden genel sebep incelenir. Böylece boşanma davasında terditli talep, adil sonuca ulaşmak için pratik ve faydalı bir yol sunar.
Sonuç
Terditli dava, birden fazla talebi bulunan davacılar için Türk hukukunda önemli bir imkândır. Davacı, hak arayışında olası ihtimalleri göz önüne alarak taleplerini hiyerarşik bir düzende sunabilir. Bu sayede hem yargılama sürecinde usul ekonomisi sağlanmakta hem de davacının hak kaybına uğrama riski azaltılmaktadır. Terditli davada mahkeme, talepleri sırayla inceleyip karara bağlamakta; gerekli durumlarda ferî talebe geçerek tek bir hükümle uyuşmazlığı çözmektedir. Uygulamada terditli dava, sözleşme uyuşmazlıklarından aile hukukuna kadar pek çok alanda başarıyla kullanılmaktadır.
Sonuç olarak, HMK m.111’de tanımlanan terditli dava kurumu sayesinde bir davada “önce asıl, olmazsa ferî talep” şeklinde alternatifli yargılama yapılabilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu kurum, adaletin etkin ve hızlı tecellisi bakımından hem yargıya hem de taraflara önemli yararlar sağlamaktadır. Terditli dava açılırken yukarıda belirtilen şartlara ve usule uygun hareket edildiğinde, hukuki sorunlara çözüm bulma olasılığı ve tatmin edici bir sonuca ulaşma ihtimali artacaktır. Böylelikle, davacı taleplerinin tamamı tek süreçte tüketilerek hukukî barış sağlanmış olacaktır.
Yargıtay Kararları
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/5056 E., 2022/2591 K. sayılı kararında:
“…Davacı 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesine göre tapu iptal ve tescil istemi yönünden terditli dava açmıştır. Mahkemece tapu iptâli ve tescil istemine yönelik davanın talep edilen daire bakımından 9. katta davalı yükleniciye ait daire bulunmadığından reddine, daire bedeli istemine yönelik davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davacıların öncelikli istemi tapu iptâli ve tescildir. Terditli istemlerde ilk talebin değerlendirilmesi zorunludur.
Somut olayda inşaatın tamamlandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar arsa sahiplerine verilecek daireler sözleşmeye göre belirlenmiş ise de, yüklenici elinde davacıya teslim edilebilecek daire var ise davacının daire veya bedelini istemek konusunda seçimlik hak kullanabileceğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 15. HD.16/06/2021 tarih 2020/2094E-2021/2762K…) Davacıya bu hak tanınmadan tapu iptal ve tescil isteminin reddi hatalı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yüklenicinin elinde kalan daire bulunup bulunmadığı araştırılıp davacıya bu daire veya bedelini istemek konusunda seçimlik hak tanınarak sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir…”
* * * * * * *
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/2177 E. 2017/522 K. sayılı ve 24.01.2017 tarihli kararına göre:
“…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun terditli dava başlıklı 111. maddesinin 2 fıkrasının “ Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz” hükmünü ihtiva etmesi nazara alındığında, mahkemece de davacı tarafın asıl talebi doğrultusunda karar verilmiş olmasına göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 8.217.50 .TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, HUMK`nun 440/1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…”
* * * * * * *
Davalarınızda hak kaybına uğramamak için bir avukattan destek almanızı tavsiye ederiz.