Tanıma ve Tenfiz Davaları Nedir ve Şartları Nelerdir?

Bu makalemizde tanıma ve teniz nedir, tanıma ve tenfiz davaları nasıl açılır, şartları nelerdir, boşanma davalarında tanıma ve tenfiz davalarının yeri nedir, tanıma ve tenfiz davalarının farkları nelerdir, bu dava türleri hangi mahkemelerde açılır gibi birçok soruyu cevaplandıracağız.

Tanıma ve Tenfiz Nedir?

Tanıma, yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş kararın Türkiye’de kesin hüküm ve kesin delil etkisi yaratmasını sağlayan hukuki yoldur. Bu dava açıldığında yabancı karar, Türk hukuk düzeni içinde varlığı kabul edilen bir belgeye dönüşür. Ancak bu karar doğrudan icra edilemez. Özellikle boşanma kararlarında tanıma büyük önem taşır çünkü nüfus kayıtlarının değiştirilebilmesi için bu yol gereklidir.

Tenfiz ise yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de yalnızca tanınmasıyla kalmaz, aynı zamanda uygulanabilir hale gelmesini sağlar. Tenfiz kararıyla birlikte yabancı hüküm, Türk mahkemesi tarafından verilmiş gibi icra edilebilir nitelik kazanır. Bu nedenle nafaka, velayet, tazminat ya da icra kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tenfiz davası açılması zorunludur.

Kısacası tanıma, kararın varlığının kabul edilmesini; tenfiz ise kararın Türkiye’de icra edilmesini sağlar.

Tanıma Davası Nedir?

Tanıma davası, yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş kararın Türkiye’de geçerliliğinin kabul edilmesi için açılan bir dava türüdür. Bu dava sonucunda yabancı karar, Türk hukuk sistemi içinde kesin hüküm ve kesin delil niteliği kazanır.

Tanıma davası, icra kabiliyeti olmayan kararlar için önem taşır. Özellikle boşanma kararları bu kapsamda değerlendirilir. Yurt dışında boşanmış olan kişilerin Türkiye’de de resmi olarak boşanmış sayılabilmeleri için tanıma davası açmaları gerekir. Aksi halde nüfus kayıtlarında evlilik devam ediyor gibi görünür.

Tanıma davasının en önemli özelliği, yalnızca kararın varlığını ve geçerliliğini kabul ettirmesidir. Yani karar uygulanabilir hale gelmez, yalnızca Türk hukuk sistemi tarafından tanınır. Bu nedenle nafaka, tazminat veya velayet gibi icra edilmesi gereken hükümler için tenfiz davası açılması gerekir.

Özetle tanıma davası, yabancı bir kararın Türkiye’de geçerliliğini kabul ettiren, fakat icra kabiliyeti sağlamayan bir dava türüdür.

Tenfiz Davası Nedir?

Tenfiz davası, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de yalnızca tanınmasıyla kalmayıp, aynı zamanda icra edilebilir hale gelmesini sağlayan dava türüdür. Bu dava sonucunda verilen karar, Türk mahkemesi kararı gibi uygulanabilir nitelik kazanır.

Tenfiz davası sayesinde nafaka, tazminat, velayet veya icra kararları Türkiye’de icra edilebilir. Örneğin, yabancı bir mahkeme nafaka ödenmesine karar verdiyse, bu hükmün Türkiye’de geçerlilik kazanması için tenfiz davası açılması gerekir. Tanıma davası yalnızca kararın varlığını kabul ettirirken, tenfiz davası onun uygulanmasına imkan tanır.

Tenfiz davası, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 50-59. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun, bu davanın açılması için gerekli şartları ayrıntılı olarak belirtmiştir. En önemli şartlardan biri, yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olmamasıdır. Ayrıca kararın verildiği ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık bulunması gerekir.

Özetle tenfiz davası, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de uygulanabilir hale gelmesini sağlayan hukuki yoldur.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Arasındaki Farklar Nelerdir?

Tanıma ve tenfiz davaları yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de nasıl geçerli olacağını belirleyen iki ayrı hukuki yol olarak görülür. Her ikisi de aynı temel amaca hizmet eder fakat sonuçları farklıdır. Tanıma davası yalnızca yabancı kararın Türk hukuk düzeninde geçerli sayılmasını sağlar. Bu davayla kararın varlığı kabul edilir, kesin hüküm ve kesin delil etkisi doğurur fakat karar icra edilemez. Örneğin yurt dışında boşanan kişiler, boşanmalarının Türkiye’de resmi şekilde geçerli olması için tanıma davası açmak zorundadır. Bu dava sonucunda evlilik nüfus kayıtlarından silinir ancak nafaka veya velayet gibi icra gerektiren hükümler uygulanmaz.

Tenfiz davası ise tanımadan daha geniş sonuç doğurur. Yabancı bir karar hem Türkiye’de geçerli sayılır hem de uygulanabilir hale gelir. Nafaka, tazminat, velayet veya alacak davaları bu kapsamda değerlendirilir. Yurt dışında verilen bir nafaka kararı Türkiye’de tenfiz edilmedikçe icra dairesi bu kararı uygulamaz. Tenfiz ile birlikte yabancı hüküm Türk mahkemesi kararı gibi icra edilir.

Bu iki dava arasında şartlar bakımından da fark bulunur. Tanıma için kararın kesinleşmiş olması ve kamu düzenine aykırılık taşımaması yeterlidir. Tenfiz için ise bunlara ek olarak karşılıklılık şartı aranır. Yani Türk mahkemelerinin kararlarının da yabancı ülkede tanınması gerekir. Ayrıca tenfiz davasında mahkeme, kararın icra kabiliyetini de ayrıntılı biçimde inceler.

Uygulamada tanıma davaları daha kısa sürede sonuçlanırken, tenfiz davaları daha kapsamlı inceleme gerektirir. Boşanma kararlarında tanıma davası genellikle yeterli olur. Ancak boşanmayla birlikte verilen nafaka, tazminat veya velayet kararlarının Türkiye’de geçerli olması için tenfiz zorunludur.

Özetle tanıma davaları yabancı kararın varlığını kabul ettirir, tenfiz davaları ise kararın fiilen uygulanmasını sağlar. Hangi davanın açılacağı, yabancı mahkeme kararının içeriğine göre belirlenir. Bu ayrımın doğru yapılması hem davanın sonucunu hem de sürecin hızını doğrudan etkiler.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Arasındaki Farkların Tablosu

KriterTanıma DavasıTenfiz Davası
TanımYabancı mahkeme kararının Türkiye’de kesin hüküm ve kesin delil etkisinin kabul edilmesi davasıdır.Yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilir hale gelmesini sağlayan davadır.
SonuçKararın varlığı kabul edilir, ancak uygulanamaz.Karar hem tanınır hem de uygulanır.
Hukuki EtkiYalnızca kararın geçerliliği sağlanır.Karar Türk mahkemesi kararı gibi icra edilir.
Kullanım AlanıGenellikle boşanma kararlarında kullanılır.Nafaka, tazminat, velayet, borç ve icra kararlarında kullanılır.
ŞartlarKararın kesinleşmiş olması, kamu düzenine aykırı olmaması.Tanıma şartlarına ek olarak karşılıklılık ve icra kabiliyeti aranır.
Mahkeme İncelemesiDaha sınırlı inceleme yapılır.Daha kapsamlı inceleme yapılır.
ÖrnekYabancı boşanma kararının Türkiye’de tanınması.Yabancı nafaka kararının Türkiye’de icra edilmesi.
Görevli MahkemeAile Mahkemesi, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi.Aile Mahkemesi, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi.
Yetkili MahkemeTarafların yerleşim yeri mahkemesi veya İstanbul, Ankara, İzmir mahkemeleri.Tarafların yerleşim yeri mahkemesi veya İstanbul, Ankara, İzmir mahkemeleri.
Belge GerekliliğiYabancı kararın aslı ve kesinleşme şerhi gerekir.Yabancı kararın aslı, kesinleşme şerhi ve icra edilebilirlik şartları gerekir.
Kanuni DayanakMÖHUK m. 50-59 arası.MÖHUK m. 50-59 arası.
İstinaf/TemyizKarar istinaf ve temyize açıktır.Karar istinaf ve temyize açıktır.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Şartları Nelerdir?

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’ta tanıma ve tenfiz davalarının şartları açık şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca uygulamada, ilgili mahkeme kararlarının özelliklerine göre bazı farklı noktalar ortaya çıkar.

a. Tanıma Davası Şartları

Tanıma davası, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de yalnızca geçerli sayılması için açılır. Bu davanın kabul edilebilmesi için bazı koşullar vardır:

  • Kesinleşmiş bir karar olması gerekir. Yabancı mahkeme kararı henüz kesinleşmemişse tanınmaz.
  • Kamu düzenine aykırılık olmamalıdır. Türk hukukunun temel ilkelerine aykırı kararlar tanınmaz.
  • Savunma hakkı korunmuş olmalıdır. Taraflara gerekli tebligat yapılmış ve savunma hakkı tanınmış olmalıdır.
  • Yabancı mahkeme tarafından verilmiş olmalıdır. Özel kurumların verdiği kararlar tanımaya konu edilemez.

Bu şartlar sağlandığında, yabancı karar Türkiye’de kesin hüküm ve kesin delil niteliği kazanır.

b. Tenfiz Davası Şartları

Tenfiz davası, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de hem geçerli sayılmasını hem de uygulanabilir hale gelmesini sağlar. Bu nedenle tanıma şartlarına ek bazı koşullar aranır:

  • Karşılıklılık şartı aranır. Türkiye’de verilen kararların da o ülkede tanınması veya uygulanması gerekir.
  • Kararın icra kabiliyeti olmalıdır. Karar, kendi ülkesinde icra edilebilir nitelikte olmalıdır.
  • Kesinleşmiş olmalıdır. Kesinleşmemiş kararların tenfizi mümkün değildir.
  • Kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Türk hukukunun temel değerlerine açıkça aykırı kararların tenfizi reddedilir.

Bu şartların sağlanması halinde, yabancı karar Türkiye’de icra edilebilir hale gelir. Örneğin nafaka veya tazminat kararları, tenfiz davası sayesinde Türkiye’de uygulanır.

Tanıma ve Tenfiz Davaları İçin Gereken Evraklar Nelerdir?

Tanıma ve tenfiz davalarında en önemli hususlardan biri gerekli belgelerin eksiksiz şekilde hazırlanmasıdır. Çünkü bu belgeler olmadan davalar ilerleyemez ve mahkemeler karar veremez. Tanıma ve tenfiz davaları için gerekli belgeler şunlardır:

  • Yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı örneği
  • Kesinleşme şerhi
  • Yeminli tercüme ve noter onayı
  • Apostil şerhi (gerekirse)
  • Kimlik ve nüfus kayıt örneği
  • Avukat aracılığıyla açılıyorsa vekaletname

İlk olarak yabancı mahkeme kararının aslı veya o kararı veren ülkenin yetkili makamlarınca onaylanmış örneği dosyaya sunulmalıdır. Kararın yalnızca bir fotokopisi yeterli değildir; mutlaka resmî ve onaylı olması gerekir. Bunun yanında kararın kesinleştiğini gösteren kesinleşme şerhi de dosyada yer almalıdır. Çünkü Türk mahkemeleri ancak kesinleşmiş yabancı kararları tanıyabilir ya da tenfiz edebilir.

Yabancı ülkede verilen karar Türkçe değilse, kararın ve kesinleşme şerhinin yeminli tercüman aracılığıyla Türkçeye çevrilmiş olması zorunludur. Çeviri işlemi yapıldıktan sonra bu belgelerin noter onaylı şekilde sunulması gerekir. Eğer karar Lahey Apostil Sözleşmesi’ne taraf olan bir ülkede verilmişse, belgelerin ayrıca apostil şerhi taşıması aranır. Apostil şerhi, belgenin resmiyetini ve geçerliliğini uluslararası düzeyde doğrular.

Bunların yanında davayı açacak kişinin kimlik fotokopisi ve nüfus kayıt örneği de dosyaya eklenmelidir. Özellikle boşanma kararlarının tanınması için nüfus kayıtlarının güncellenmesi gerektiğinden bu belge büyük önem taşır. Eğer dava bir avukat aracılığıyla açılacaksa, davacı tarafından verilmiş özel yetkili bir vekaletname gerekir. Vekaletnamede açıkça tanıma ve tenfiz davası açmaya yetki verildiği belirtilmelidir.

Kısacası tanıma ve tenfiz davaları için hazırlanması gereken evraklar; yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı örneği, kesinleşme şerhi, yeminli tercüme ve noter onayı, apostil şerhi (gerekirse), kimlik ve nüfus kayıt belgeleri ile varsa vekaletnamedir. Belgelerin eksiksiz sunulması davanın süresini kısaltır ve olumlu sonuç alınmasını kolaylaştırır. Bu evraklar olmadan yapılan başvurular ise eksiklik nedeniyle reddedilebilir veya uzun süre bekletilebilir.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Hangi Alanlarda Görülür?

Tanıma ve tenfiz davaları, yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararlarının Türkiye’de sonuç doğurabilmesi için açılır. Bu davaların görüldüğü alanlar oldukça geniştir çünkü farklı konulardaki yabancı kararların Türk hukuk düzeninde geçerli olması gerekebilir. Size ayrıntılı şekilde açıklayayım:

– Boşanma ve Evlilik Birliği ile İlgili Kararlar

En çok tanıma ve tenfiz davasına konu olan kararlar boşanma kararlarıdır. Yurt dışında boşanmış olan kişilerin Türkiye’de de resmi olarak boşanmış sayılabilmeleri için tanıma davası açmaları gerekir. Ayrıca nafaka, velayet ve tazminat gibi hükümler içeren boşanma kararları için tenfiz davası açılması zorunludur.

– Velayet ve Nafaka Kararları

Yabancı mahkemelerin verdiği çocuk velayeti kararları Türkiye’de doğrudan uygulanamaz. Bu kararların geçerli olması için tanıma veya tenfiz davası açılmalıdır. Aynı şekilde, nafaka yükümlülüğü içeren kararların Türkiye’de icra edilebilmesi için tenfiz kararı alınması gerekir.

– Tazminat ve Borç Kararları

Yabancı mahkeme tarafından verilen tazminat veya borç ödeme kararları da tenfiz davası yoluyla Türkiye’de uygulanabilir hale gelir. Tanıma bu kararlar için yeterli olmaz çünkü alacakların icra edilmesi gerekir.

– Miras ve Mal Paylaşımı Kararları

Yabancı mahkemelerde miras paylaşımı veya mal rejimine ilişkin verilen kararların da Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma veya tenfiz yoluna başvurulması gerekir. Bu sayede yurtdışında açılmış miras davalarının sonuçları Türkiye’de de etkili olur.

– İcra ve Borç Takip Kararları

Yabancı mahkemeler tarafından verilen icra kararları Türkiye’de doğrudan uygulanmaz. Bu tür kararların tenfiz edilmesi gerekir. Tenfiz kararı alındığında yabancı hüküm Türkiye’de icra dairelerinde uygulanabilir hale gelir.


Tanıma ve tenfiz davaları; boşanma, nafaka, velayet, tazminat, miras, mal paylaşımı ve icra gibi birçok alanda açılır. Hangi davanın açılacağı, yabancı kararın içeriğine bağlıdır. Boşanma gibi yalnızca kesin hüküm gerektiren alanlarda tanıma yeterli olurken, icra gerektiren kararlar için mutlaka tenfiz yoluna başvurulması gerekir.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Ne Kadar Sürer?

Tanıma ve tenfiz davalarının süresi sabit değildir çünkü birçok unsur davanın ilerleyişini etkiler. Öncelikle belgelerin tam olması sürecin hızlı sonuçlanmasını sağlar. Yabancı mahkeme kararının aslı, kesinleşme şerhi, apostil ve noter onaylı tercümesi eksiksiz sunulursa mahkeme kısa sürede karar verebilir. Evraklarda eksiklik ya da hata olduğunda dava aylarca uzayabilir.

Tanıma davaları genellikle daha kısa sürede sonuçlanır çünkü yalnızca yabancı kararın Türkiye’de geçerli sayılıp sayılmayacağı incelenir. Bu nedenle belgelerin hazır olması halinde tanıma davaları ortalama iki ila dört ay arasında tamamlanır. Nüfus kayıtlarının güncellenmesi gereken boşanma davaları bu grupta en sık görülen örnektir.

Tenfiz davaları ise daha uzun sürer çünkü mahkeme yalnızca kararın kesinleşmesini ve kamu düzenine uygunluğunu değil, aynı zamanda karşılıklılık şartını ve icra kabiliyetini de değerlendirir. Nafaka, velayet veya tazminat gibi icra edilebilir hükümler bu kapsamda yer alır. Tenfiz davaları ortalama dört ila sekiz ay arasında sonuçlanır, yoğun mahkemelerde bu süre bir yılı bulabilir.

Son olarak davaların süresi bulunduğu şehrin mahkeme yoğunluğuna bağlıdır. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde dava dosyalarının çokluğu nedeniyle süreçler uzarken, küçük şehirlerde daha hızlı sonuç alınabilir. Kısacası, tanıma davası genellikle birkaç ayda, tenfiz davası ise daha uzun sürede sonuçlanır. Belgelerin tam olması ve mahkeme yoğunluğunun düşük olması sürecin hızlanmasını sağlayan en önemli faktörlerdir.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Yargılama Usulü

Tanıma ve tenfiz davalarında yargılama usulü, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un ilgili hükümleri çerçevesinde yürütülür ve davanın niteliğine uygun özel kurallarla şekillenir. Bu davalarda süreç, genel hukuk davalarından farklı olarak yalnızca belirli koşulların incelenmesine odaklanır.

Öncelikle tanıma veya tenfiz davası, görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davacı, dava dilekçesinde yabancı mahkeme kararını ve taleplerini açıkça belirtmek zorundadır. Dilekçe ile birlikte yabancı kararın onaylı örneği, kesinleşme şerhi, noter tasdikli tercümesi ve apostil şerhi gibi belgeler dosyaya eklenir. Evrakların eksiksiz hazırlanması davanın hızlı ilerlemesi açısından büyük önem taşır.

Davalı tarafın da dinlenmesi zorunludur. Mahkeme, karşı tarafa usulüne uygun şekilde tebligat yapar. Davalı yurtdışında yaşıyorsa, tebligat süreci daha uzun sürebilir. Ancak savunma hakkı tanınmadan karar verilmesi mümkün değildir çünkü adil yargılanma hakkı bu süreçte korunur.

Mahkeme yargılama sırasında kararın esasına girmez, yani yabancı mahkemenin boşanma, nafaka, tazminat ya da velayetle ilgili verdiği hükmün doğruluğunu tekrar değerlendirmez. İnceleme yalnızca belirli konularla sınırlıdır: karar kesinleşmiş mi, kamu düzenine aykırı mı, davalının savunma hakkı korunmuş mu ve tenfiz için gerekiyorsa karşılıklılık şartı sağlanmış mı?

Bu davalarda yargılama, basit yargılama usulüne tabidir. Bu nedenle genel davalara göre daha hızlı ilerler. Mahkeme çoğu durumda dosya üzerinden karar verebilir, bazı durumlarda ise duruşma yapılabilir. Özellikle tanıma davalarında tek celsede sonuç alınması sık görülen bir durumdur.

Sonuçta tanıma kararı verildiğinde yabancı mahkeme kararı Türkiye’de kesin hüküm ve kesin delil etkisi doğurur. Tenfiz kararı verildiğinde ise karar Türkiye’de icra edilebilir hale gelir. Örneğin, boşanma kararları tanıma yoluyla nüfus kayıtlarına işlenirken, nafaka ya da tazminat kararları ancak tenfiz sayesinde icra dairelerinde uygulanabilir.

Kısacası tanıma ve tenfiz davalarının yargılama usulü, hızlı ve sınırlı bir inceleme üzerine kuruludur. Mahkeme esasa değil, yalnızca şartlara odaklanır. Tarafların savunma hakkı korunur, basit usul uygulanır ve verilen karar yabancı mahkeme hükmünün Türkiye’de geçerli ve icra edilebilir hale gelmesini sağlar.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tanıma ve tenfiz davalarında görevli ve yetkili mahkeme, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) hükümlerine göre belirlenmiştir. Bu konunun hem davanın doğru yerde açılması hem de geçerli bir karar alınabilmesi açısından büyük önemi vardır.


Görevli Mahkeme

Tanıma ve tenfiz davalarında Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli mahkemedir. Çünkü MÖHUK’un 51. maddesi uyarınca bu davalara genel görevli mahkeme olarak Asliye Hukuk Mahkemesi bakar. Özel hukuk niteliğindeki yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerliliğini sağlamak amacıyla bu davalar açıldığından, aile mahkemesi veya başka bir özel mahkeme değil, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Ancak bazı uygulamalarda aile hukukuna ilişkin boşanma kararlarında, aile mahkemeleri de görevli sayılabilmektedir.

Yetkili Mahkeme

MÖHUK m. 51’e göre tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkeme şu şekilde belirlenir:

  • Davalı kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
  • Türkiye’de yerleşim yeri yoksa, davalının sakin olduğu yer mahkemesi yetkilidir.
  • Eğer davalının Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir adres yoksa, davanın Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde açılması mümkündür.

Bu düzenleme, davacının dava açarken mağduriyet yaşamaması için kolaylık sağlar. Özellikle yurtdışında yaşayan kişiler için büyük şehirlerde dava açabilme imkânı süreci hızlandırır.

Uygulamadaki Durum

Boşanma tanıma ve tenfiz davalarında en çok İstanbul, Ankara ve İzmir mahkemeleri tercih edilmektedir. Çünkü yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları bu şehirleri genellikle ikamet adresi veya nüfus kayıt merkezi olarak göstermektedir. Ayrıca bu mahkemeler konuya daha fazla hakim oldukları için süreç genellikle daha hızlı ilerler.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Tebligat

Tanıma ve tenfiz davalarında davalıya mutlaka usule uygun tebligat yapılması gerekir. Eğer davalı Türkiye’de ikamet ediyorsa tebligat, Türk Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ancak davalı yurtdışında yaşıyorsa, tebligat uluslararası yollarla gerçekleştirilir. Bu süreç genellikle Lahey Tebligat Sözleşmesi çerçevesinde yürütülür. Sözleşmeye taraf olmayan ülkelerde ise konsolosluk aracılığıyla ya da diplomatik kanallar üzerinden tebligat yapılır.

Eksik veya hatalı tebligat, davanın reddedilmesine ya da sürecin uzamasına sebep olabilir. Bu nedenle tebligatın doğru ve eksiksiz yapılması, davanın geçerliliği açısından büyük önem taşır.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Davaya Katılmak

Tanıma ve tenfiz davasında davalı tarafın davaya katılması, savunma hakkının kullanılabilmesi açısından gereklidir. Davalıya tebligat yapıldıktan sonra, isterse kendisi bizzat duruşmaya katılabilir ya da bir avukat aracılığıyla savunma yapabilir. Davalı hiç katılmasa bile, tebligat yapılmış olması ve savunma hakkının tanınmış olması yeterlidir. Bu durumda mahkeme yokluğunda da karar verebilir.

Davacı tarafın davaya katılımı da önemlidir. Davacı, duruşmalara katılarak gerekli açıklamaları yapabilir veya bir avukat aracılığıyla süreci yürütebilir. Özellikle yurtdışında yaşayan kişiler, Türkiye’deki avukatlarına özel yetkili vekaletname vererek davaya katılmadan süreci takip ettirebilir. Bu durum davanın daha hızlı ilerlemesine katkı sağlar.

Tanıma ve Tenfiz Kararlarının Etkisi

Tenfiz ve tanıma kararlarının etkisi, yabancı ülkelerde verilen mahkeme kararlarının Türkiye’de hangi sonuçları doğuracağını belirler. Tanıma kararı ile yabancı mahkeme hükmü Türkiye’de yalnızca geçerli sayılır ve kesin hüküm ile kesin delil etkisi doğurur. Örneğin yurtdışında verilen bir boşanma kararı tanındığında, tarafların boşanma durumu Türkiye’de de kabul edilir ve nüfus kayıtlarına işlenebilir. Ancak tanıma kararının icra kabiliyeti bulunmadığı için nafaka veya tazminat gibi mali sonuçlar yalnızca tanıma yoluyla uygulanamaz.

Tenfiz kararı ise yabancı mahkeme hükmünün Türkiye’de yalnızca geçerli sayılmasını değil, aynı zamanda icra edilebilir hale gelmesini sağlar. Böylece nafaka, velayet, tazminat veya borç ödeme gibi icra edilebilir nitelikteki kararlar, Türk icra daireleri aracılığıyla uygulanabilir. Tenfiz kararı sayesinde alacaklı taraf Türkiye’de doğrudan icra yoluna başvurabilir.

Her iki karar türü için de kamu düzenine aykırılık denetimi yapılır. Türk hukukunun temel ilkelerine aykırı bir yabancı karar ne tanınır ne de tenfiz edilir. Bu durum, Türk hukuk sisteminin korunması ve yabancı hükümlerin ülkemizde adil bir biçimde uygulanması için zorunludur.

Uygulamada tanıma ve tenfiz kararlarının en çok etkilediği alanlar boşanma, velayet, nafaka, tazminat ve miras davalarıdır. Tanıma ile tarafların medeni durumu Türkiye’de geçerli hale gelirken, tenfiz ile mali yükümlülükler icra edilebilir duruma gelir. Sonuç olarak tanıma kararı geçerlilik sağlarken, tenfiz kararı hem geçerlilik hem de uygulanabilirlik kazandırır.

Kısacası tanıma kararları nüfus kayıtlarının güncellenmesi gibi hukuki sonuçlar doğururken, tenfiz kararları doğrudan ekonomik ve icrai sonuçlar doğurur. Her iki karar türü de Türk hukukunda yabancı mahkeme kararlarının etkili olabilmesi için vazgeçilmez niteliktedir.

Hangi Kararlar Tanıma Konusu Yapılır?

Tanıma konusu yapılabilecek kararlar, yabancı ülkelerde verilmiş ancak Türkiye’de geçerli sayılması gereken mahkeme kararlarıdır. Ancak bu kararların bazı özellikleri bulunur. Detaylı şekilde açıklayacak olursak:

  • Kesinleşmiş mahkeme kararları: Yabancı ülkede verilmiş ve artık temyiz edilemez hale gelmiş kararlar tanıma konusu yapılabilir.
  • Kesin hüküm niteliği taşıyan kararlar: İcra kabiliyeti gerekmeyen, yalnızca kesin hüküm ve delil niteliği olan kararlar tanınabilir.
  • Boşanma kararları: En yaygın örnektir. Yurtdışında boşanan çiftlerin Türkiye’de boşanmış sayılabilmesi için tanıma gerekir.
  • Evliliğin iptali ve butlanı kararları: Yabancı mahkemelerce verilen evliliğin geçersizliğine ilişkin hükümler tanıma yoluyla geçerli olur.
  • Velayet kararları (mali yükümlülük içermeyen): Çocuğun kime bırakılacağına dair kararlar tanıma kapsamında ele alınabilir.
  • Evlat edinme kararları: Yabancı ülkelerde verilen evlat edinme hükümleri, tanıma davası ile Türkiye’de geçerlilik kazanabilir.
  • Mali yükümlülük doğurmayan aile hukuku kararları: Örneğin yalnızca medeni durum veya soybağına ilişkin olanlar tanımaya uygundur.

Ancak nafaka, tazminat, borç veya icra gerektiren kararlar tanıma ile geçerli olmaz. Bu tür hükümler için mutlaka tenfiz davası açılması gerekir.

Boşanma Kararının Tanınması

Boşanma kararının tanınması, yabancı bir ülkede verilmiş boşanma kararının Türkiye’de de geçerli kabul edilmesi için açılan özel bir davadır. Yurtdışında boşanmış olan kişiler, Türkiye’de herhangi bir işlem yapmadıkları sürece nüfus kayıtlarında hâlâ evli görünürler. Bu durum, hem yeniden evlenmelerine hem de miras ve mal paylaşımı gibi haklarını kullanmalarına engel olabilir. İşte bu nedenle boşanma kararlarının Türkiye’de tanınması, hukuki açıdan zorunlu bir adım olarak görülür.

Tanıma davasının açılabilmesi için bazı şartlar aranır. Öncelikle yabancı mahkeme kararı kesinleşmiş olmalıdır. Henüz itiraz edilebilen ya da temyiz aşamasında bulunan kararların Türkiye’de tanınması mümkün değildir. Ayrıca yabancı mahkeme tarafından verilen karar, Türk kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış ve savunma hakları korunmuş olmalıdır. Bu şartların sağlanmadığı kararlar tanınmaz.

Davanın açılabilmesi için gerekli belgelerin de dosyaya eklenmesi gerekir. Yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı sureti, kesinleşme şerhi, apostil şerhi ve noter onaylı Türkçe tercümesi mahkemeye sunulmalıdır. Belgelerin eksiksiz hazırlanması, davanın hızlı sonuçlanması açısından önem taşır.

Dava, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davalının Türkiye’de bir yerleşim yeri varsa, o yer mahkemesi yetkilidir. Eğer yerleşim yeri yoksa, davacı davayı Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde açabilir. Bu düzenleme, yurtdışında yaşayan kişilere kolaylık sağlamak için getirilmiştir.

Mahkeme, boşanma kararının esasını yeniden incelemez. Yani boşanmanın haklı sebeplerini ya da tarafların iddialarını tekrar değerlendirmez. Sadece kararın kesinleşip kesinleşmediği, kamu düzenine aykırı olup olmadığı ve gerekli şartların yerine getirilip getirilmediği denetlenir. Bu şartlar sağlandığında mahkeme tanıma kararı verir.

Tanıma kararının verilmesiyle birlikte boşanma Türkiye’de de geçerli hale gelir. Nüfus kayıtları güncellenir ve taraflar resmi olarak boşanmış kabul edilir. Böylece yeniden evlenme hakkı elde edilir ve medeni durumları Türk hukukunda da boşanmış olarak görünür. Ayrıca boşanmanın etkileri, miras ve mal rejimi gibi alanlarda da ortaya çıkar.

Dava Açmadan Türkiye’de Boşanma Kararını Tanıtmak

Dava açılmadan yabancı bir boşanma kararının Türkiye’de tanıtılması mümkün değildir. Çünkü Türk hukuk sisteminde yabancı mahkeme kararlarının geçerli olabilmesi için mahkeme denetiminden geçmesi şarttır. Yabancı bir ülkede boşanan kişiler Türkiye’de hâlâ evli görünürler ve bu durum resmi işlemlerini engeller. Nüfus müdürlüğüne doğrudan başvuru yapılsa bile boşanma kaydı işlenmez. Kayıtların değiştirilebilmesi için mutlaka tanıma davası açılması gerekir.

Tanıma davası açılırken, yabancı mahkeme kararının kesinleşmiş olması önemlidir. Kesinleşmemiş veya temyiz sürecinde olan bir karar Türkiye’de tanınmaz. Ayrıca kararın verildiği ülkeden alınacak kesinleşme şerhi, apostil şerhi, noter onaylı Türkçe tercümesi ve kararın aslı ya da onaylı örneği dosyaya eklenmelidir. Bu belgeler olmadan mahkeme süreci ilerlemez.

Dava, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Eğer konu aile hukukuna ilişkinse, uygulamada aile mahkemeleri de görevli olabilmektedir. Davalının Türkiye’de bir adresi varsa, yetkili mahkeme onun yerleşim yeri mahkemesidir. Türkiye’de adresi yoksa davalar Ankara, İstanbul veya İzmir’de açılabilir. Bu düzenleme özellikle yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına kolaylık sağlamak için getirilmiştir.

Mahkeme, boşanma kararının esasını tekrar incelemez. Yani boşanmanın nedenlerini veya tarafların haklılık durumlarını tartışmaz. Sadece kararın kesinleşip kesinleşmediğini, kamu düzenine aykırı olup olmadığını ve taraflara savunma hakkı tanınıp tanınmadığını değerlendirir. Bu şartlar sağlandığında tanıma kararı verilir ve yabancı boşanma hükmü Türkiye’de geçerli hale gelir.

Tanıma kararıyla birlikte nüfus kayıtları güncellenir. Taraflar resmi olarak boşanmış kabul edilir ve yeniden evlenmeleri mümkün hale gelir. Ayrıca miras, mal rejimi ve diğer medeni haklar da boşanmış kişilerin durumuna göre düzenlenir. Avukat aracılığıyla dava açılması süreci hızlandırır, belgelerde hata yapılmasını engeller ve yurtdışında yaşayan kişiler için büyük kolaylık sağlar.

Nüfus Müdürlüğünde Boşanmanın Tanınması

Türkiye’de yabancı boşanma kararlarının nüfus müdürlüğünde doğrudan tanınması mümkün değildir. Yani yurtdışında alınan boşanma kararıyla nüfus müdürlüğüne gidip doğrudan kayıt değişikliği yaptırmak hukuken mümkün olmaz. Bunun sebebi, Türk hukuk sisteminde yabancı mahkeme kararlarının geçerliliğinin ancak mahkeme kararıyla sağlanabilmesidir.

a. Neden Nüfus Müdürlüğünde Tanınmaz?

  • Nüfus müdürlükleri yalnızca mahkeme kararlarını uygular, kendiliğinden karar tanımaz.
  • Yabancı boşanma kararlarının Türkiye’de geçerlilik kazanabilmesi için tanıma davası açılması zorunludur.
  • Mahkeme kararı olmadan nüfus müdürlüğü evlilik kaydını değiştiremez, kişiler hâlâ evli görünür.

b. İstisnai Yol

2018 yılında yapılan düzenlemeyle bazı ülkelerde alınmış boşanma kararlarının idari tanıma yoluyla nüfus müdürlüklerinde işlenebilmesi imkânı getirilmiştir. Ancak bunun için:

  • Her iki eşin birlikte Türkiye’deki nüfus müdürlüğüne başvurması,
  • Kararın kesinleştiğini gösteren belgelerin ibraz edilmesi,
  • Apostil ve noter tasdikli çevirilerin sunulması,
  • Başvurunun birlikte yapılması şarttır.

Eğer eşlerden biri başvurmazsa ya da belgeler eksikse, işlem yapılmaz. Bu durumda yine mahkeme yoluna başvurmak gerekir.

c. Pratikteki Uygulama

Çoğu boşanma kararı için hâlâ Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tanıma davası açılması gerekmektedir. Nüfus müdürlüğünde idari tanıma yalnızca sınırlı durumlarda, iki tarafın birlikte başvurusu ile işler. Uygulamada birçok kişi eşinin başvuruya katılmaması nedeniyle mahkeme yolunu tercih etmek zorunda kalır.

d. Özet:

  • Nüfus müdürlüğünde tek başına başvuru yapılarak yabancı boşanma kararı tanınmaz.
  • İstisna olarak iki taraf birlikte başvurursa bazı kararlar idari olarak işlenebilir.
  • En güvenilir yol hâlâ mahkeme yoluyla tanıma davası açmaktır.

Hangi Kararlar Tenfiz Konusu Yapılmaktadır?

Tenfiz konusu yapılabilecek kararlar, yabancı mahkemeler tarafından verilmiş ve Türkiye’de yalnızca geçerli sayılmaları değil aynı zamanda uygulanmaları gereken hükümlerdir. Tanımadan farklı olarak tenfizde kararın icra edilebilir olması gerekir. Detaylı şekilde açıklayacak olursak:

  • Nafaka kararları: Yabancı mahkemelerce verilen nafaka ödeme yükümlülükleri ancak tenfiz davasıyla uygulanabilir.
  • Tazminat kararları: Maddi veya manevi tazminat hükümleri Türkiye’de icra edilebilmek için tenfiz edilmelidir.
  • Velayet ve iştirak nafakası kararları: Çocuk velayeti ve ona bağlı nafaka kararları icra kabiliyeti taşıdığı için tenfiz konusu olur.
  • Borç ve alacak kararları: Borçların ödenmesine veya alacakların tahsiline dair yabancı kararlar tenfiz yoluyla geçerlilik kazanır.
  • Miras ve mal paylaşımı kararları: Yabancı mahkemelerde verilen miras taksimi veya mal rejimi kararları Türkiye’de uygulanabilmek için tenfiz edilmelidir.
  • İcra ve tahliye kararları: Yabancı icra ya da tahliye hükümleri Türkiye’de uygulanabilmesi için tenfiz edilmesi gereken kararlardır.

Özetle, icra edilebilir nitelikteki tüm yabancı mahkeme kararları tenfiz konusu yapılır. Tanıma yalnızca kesin hüküm sağlarken, tenfiz bu tür kararların Türkiye’de uygulanmasını mümkün hale getirir.

Nafaka Kararının Tenfizi

Nafaka kararlarının tenfizi, yabancı bir mahkemenin nafaka ödenmesine ilişkin hükmünün Türkiye’de hem geçerli sayılması hem de icra edilebilir hale gelmesi sürecidir. Yurt dışında açılan boşanma veya aile davalarında verilen nafaka kararları Türkiye’de doğrudan uygulanamaz. Bunun için mutlaka Türk mahkemesinde tenfiz davası açılması gerekir.

Nafaka, boşanma sonrası eşin ya da çocuğun geçimini güvence altına almak için ödenen parasal yükümlülüktür. Yabancı mahkemelerde verilen nafaka kararları Türkiye’de tenfiz edilmezse, alacaklı taraf nafakayı icra daireleri aracılığıyla tahsil edemez. Tanıma kararı bu noktada yeterli değildir çünkü tanıma yalnızca hükmün kesinliğini kabul eder; icra kabiliyeti kazandırmaz.

Nafaka kararının tenfiz edilebilmesi için bazı hukuki şartların yerine getirilmiş olması gerekir:

  • Kararın kesinleşmiş olması, yani yabancı ülkede artık itiraz edilemez hale gelmiş olması gerekir.
  • Kararın kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. Türk hukukunun temel ilkelerine aykırı nafaka kararları tenfiz edilmez.
  • Taraflara gerekli tebligat yapılmış ve savunma hakkı tanınmış olmalıdır.
  • Türkiye ile kararın verildiği ülke arasında karşılıklılık ilkesi aranır.

Tenfiz davası Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Davacı, yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı örneğini, kesinleşme şerhini, apostil şerhini ve noter tasdikli Türkçe tercümesini dosyaya sunar. Mahkeme, kararın esasına girmez, yalnızca yukarıdaki şartların yerine getirilip getirilmediğini inceler. Şartlar uygunsa tenfiz kararı verilir.

Tenfiz kararı alındığında nafaka hükmü Türkiye’de icra edilebilir hale gelir. Yani alacaklı taraf, icra dairesine başvurarak nafakanın ödenmesini sağlayabilir. Bu süreçte ödemeler düzenli yapılmazsa, Türk icra ve iflas hukuku kuralları devreye girer ve borçluya haciz uygulanabilir.

Velayet Kararının Tenfizi

Velayet kararının tenfizi, yabancı bir mahkeme tarafından verilen velayet hükmünün Türkiye’de geçerli ve uygulanabilir hale gelmesi için açılan davadır. Yurtdışında boşanma veya aile davaları sonucunda verilen velayet kararları, Türkiye’de kendiliğinden geçerli olmaz. Bu kararların Türk hukuk düzeninde etki doğurabilmesi için mutlaka tenfiz davası açılması gerekir.

Tenfiz, tanımadan farklı olarak yalnızca kararın kesin hüküm niteliğini kabul etmez, aynı zamanda uygulanabilir hale getirir. Velayet kararları doğrudan çocuğun yaşamını, bakımını, eğitimini ve sağlık durumunu ilgilendirdiği için, sadece tanıma davasıyla yetinilmesi yeterli olmaz. Çocuğun nüfus kayıtlarının güncellenmesi, resmî işlemlerde velayet hakkının kullanılabilmesi ve hukuki yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için mutlaka tenfiz yoluna başvurulması gerekir.

Bu davalarda bazı şartların sağlanması zorunludur. Öncelikle yabancı mahkeme kararı kesinleşmiş olmalıdır. Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış olmalı ve savunma hakları korunmuş bulunmalıdır. Ayrıca karar Türk kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Özellikle çocuğun üstün yararına aykırı hükümler içeren kararların tenfizi Türk mahkemeleri tarafından reddedilir. Bunun yanında, Türkiye ile kararın verildiği ülke arasında karşılıklılık şartı aranır.

Süreç, Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava ile başlar. Davacı, yabancı mahkeme kararının onaylı örneğini, kesinleşme şerhini, apostil şerhini ve noter tasdikli Türkçe çevirisini mahkemeye sunar. Mahkeme, kararın esasını yeniden incelemez; yalnızca gerekli şartların yerine getirilip getirilmediğini denetler. Şartlar uygunsa velayet kararının tenfizine hükmedilir.

Tenfiz kararı verildiğinde yabancı mahkeme hükmü Türkiye’de icra edilebilir hale gelir. Bu durumda çocuğun velayet hakkı Türk hukuk düzeninde tanınır ve nüfus kayıtlarına işlenir. Velayet hakkı verilen taraf, Türkiye’de çocuğun eğitimi, sağlığı ve yaşamına ilişkin tüm resmi işlemleri yapma yetkisine kavuşur.

Sonuç olarak velayet kararının tenfizi, çocuğun üstün yararını korumak ve tarafların haklarını güvence altına almak için zorunlu bir süreçtir. Tanıma yalnızca kesin hüküm etkisi doğururken, tenfiz kararın uygulanabilirliğini sağlar. Bu nedenle yabancı mahkemeler tarafından verilen velayet kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tenfiz davası açılması şarttır.

Tanıma ve Tenfiz Davalarında Revizyon Yasağı

Tanıma ve tenfiz davalarında önemli bir kavram olan revizyon yasağı, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de yeniden esas yönünden incelenemeyeceğini ifade eder. Yani Türk mahkemeleri, yabancı kararın doğru olup olmadığını veya kararın dayandığı delilleri tekrar değerlendiremez. Bunun nedeni, yabancı mahkemelerin verdiği hükümlerin esas bakımından geçerliliğini sorgulamak yerine yalnızca Türkiye’de uygulanabilirliğini denetlemektir.

Revizyon yasağı, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’ta açıkça düzenlenmiştir. Bu kurala göre Türk mahkemesi, yabancı kararın esasıyla ilgili herhangi bir inceleme yapamaz. Mahkeme yalnızca şu hususları kontrol eder:

  • Yabancı karar kesinleşmiş mi?
  • Kamu düzenine aykırılık var mı?
  • Tarafların savunma hakkı korunmuş mu?
  • Tenfiz için gerekiyorsa karşılıklılık şartı sağlanmış mı?

Bunların dışında, kararın neden böyle verildiği veya haklı olup olmadığı sorgulanmaz.

Örneğin, yabancı bir mahkeme boşanma kararı verdiyse Türk mahkemesi boşanmanın sebeplerini yeniden incelemez. Yabancı mahkemenin delilleri doğru değerlendirip değerlendirmediğini tartışamaz. Yalnızca yukarıda belirtilen sınırlı kriterlere bakar. Aynı şekilde, nafaka veya tazminat kararlarında da miktarın doğru olup olmadığını yeniden denetlemez.

Revizyon yasağının amacı, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de hızlı ve güvenli şekilde geçerlilik kazanmasını sağlamaktır. Aksi halde her yabancı karar esas yönünden tekrar incelenirse, yargılama süreci iki kez yapılmış olurdu. Bu durum hem usul ekonomisine aykırı olur hem de uluslararası hukukta güven sorununa yol açardı.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Duruşmaya Katılmak Zorunlu Mu?

Tanıma ve tenfiz davalarında tarafların duruşmaya katılmaları hukuken zorunlu değildir. Bu davaların özelliği, yabancı bir mahkeme kararının esasının yeniden incelenmemesi, yalnızca Türkiye’de tanınması veya icra edilebilir hale getirilmesi için gerekli koşulların denetlenmesidir. Bu nedenle tarafların mahkemeye fiziken gitmeleri yerine, süreci avukatları aracılığıyla yürütmeleri mümkündür.

Davacı açısından süreç genellikle avukat üzerinden takip edilir. Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları, Türkiye’deki bir avukata özel yetkili vekâletname vererek tanıma veya tenfiz davası açabilir. Böylece Türkiye’ye gelmelerine gerek kalmaz ve dava belgeler üzerinden ilerler. Avukat, tüm belgeleri mahkemeye sunar, gerekli açıklamaları yapar ve davayı sonuçlandırır.

Davalı açısından da duruşmaya katılmak zorunlu değildir. Önemli olan davalıya usule uygun şekilde tebligat yapılmasıdır. Tebligat yurtdışında yapılacaksa uluslararası yöntemler veya konsolosluk kanalları kullanılır. Tebligatın yapılmasıyla birlikte davalıya savunma hakkı tanınmış olur. Davalı duruşmaya katılmazsa bile, tebligat geçerli olduğu sürece mahkeme yokluğunda karar verebilir. Ancak davalı katılırsa, kendi görüşlerini doğrudan sunma imkânına sahip olur.

Mahkeme ise, tarafların yokluğunda da davayı sonuçlandırabilir. Çünkü inceleme konusu kararın esasına değil, yalnızca kesinleşme, kamu düzenine uygunluk, savunma hakkının korunması ve tenfiz için gerekiyorsa karşılıklılık şartına ilişkindir. Bu nedenle tarafların mutlaka mahkeme salonunda bulunmaları şart değildir.

Uygulamada özellikle boşanma kararlarının tanınması ve nafaka veya velayet hükümlerinin tenfizi için açılan davalar, avukat aracılığıyla sorunsuz şekilde yürütülmektedir. Bu sayede yurtdışında yaşayan kişiler Türkiye’ye gelmeden davalarını sonuçlandırabilmektedir.

Sonuç olarak, tanıma ve tenfiz davalarında tarafların duruşmaya bizzat katılmaları zorunlu değildir. Davacılar avukat aracılığıyla süreci yönetebilir, davalılar ise tebligat yapılmışsa katılmasalar bile karar verilebilir. Ancak tarafların duruşmaya katılmaları süreci hızlandırabilir ve belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olabilir.

Tanıma ve Teniz Davaları Yargıtay Kararları

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2016/20654 E. 2018/10592 K. sayılı ilamına göre: 

“…Bu durumda, yabancı mahkemelerce verilen nafakaya ilişkin ilamların Ülkemizde icra edilebilmesi için Türk mahkemelerince verilecek bir kararla tanınması ve tenfizi ulusal ve uluslararası mevzuata göre zorunlu bulunduğundan; mahkemece, işin esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerekirken; belirtilen uluslararası sözleşme hükümlerine göre nafakaya ilişkin yabancı mahkeme ilamını Türkiye’de doğrudan icra ettirebilme imkanı bulunan davacının tanıma ve lenfiz talep etmesinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2017/7108 E., 2018/7712 K. sayılı kararında:

“…Tanıma tenfiz davalarında yerel mahkemenin kararına karşı temyiz yoluna başvurularak duruşma talep edilmiştir. Temyiz davalarının HMK göre Yargıtay’da duruşmalı olarak yapılma zorunluluğu yoktur. Bu sebeple duruşma istemi reddedilmiştir…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2010/7122 E. 2011/5353 K. sayılı kararına göre:

“…Yabancı kararla ilgili tanıma ve tenfiz kararı verilmedikçe veya bu yönde açılan dava reddedildiği takdirde o karar, Türkiye’de Türk hukuk sistemi açısından hukukî sonuç doğurmaz…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay Genel Kurulunun 2010/1 E. 20112/1 K. sayılı ilamında:

“…Tenfiz hâkiminin yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından doğruluğunu inceleme ve değerlendirme yetkisi yoktur. Bu yasak çerçevesinde, tenfiz hakiminin ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip değerlendirmesi de söz konusu olamaz. İlamda bir gerekçenin bulunması veya bulunmaması ilamda yer alan hükmün kamu düzenine aykırılığını belirlemede önem taşımamaktadır. Anayasanın 141. maddesinin yargılama usulüne ilişkin olarak koyduğu ilkelerin, münhasıran Türk mahkemeleri için geçerli olacağı açık ve tartışmasızdır. Yabancı mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, kamu düzenine aykırı sonuçları doğuracak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi olanaklı değildir. Yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin bulunmamasının kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tenfizine engel olmayacağı ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağına karar verilmiştir…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2017/5898 E., 2018/7699 K. sayılı kararında:

“…Davacı erkek tarafından açılan dosyada yabancı mahkeme ilamının tanınmasına karar verilerek tenfizi talep edilmiştir. Ancak mahkeme ilk davayı reddetmiştir. Bunun üzerine dava, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan dosya incelemesinde yabancı mahkeme şerhinin, yeminli tercümana yaptırılan noter onaylı tercümenin ve apostil şerhinin birbiriyle uyumlu olduğu görüldüğünden davanın reddedilmesini hukuka aykırı bularak kararı bozmuştur…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Tanıma ve tenfiz davalarınızda hak kaybına uğramamak için bir avukattan destek almanızı tavsiye ederiz.

Diğer yazılarımız için tıklayın…

Tel : 0 501 144 84 27

Av. Zeynep Ünal Murat