Velayet Davasında Çocuğun Menfaati Nasıl Korunur?

Bu makalemizde velayet davasında çocuğun menfaati nasıl korunur, çocuğun üstün yararı ilkesi hangi durumlarda geçerlidir, çocuğun yaşı ve gelişim dönemi, ebeveynlerin maddi ve manevi durumunun çocuğun menfaatine etkisi nedir gibi birçok soru cevaplandırılacak.

Velayet davasında çocuğun menfaatinin korunması, mahkemenin en önemli ilkesidir. Türk Medeni Kanunu ve ilgili yargı içtihatları, çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimini en iyi sağlayacak kararı vermeyi zorunlu kılar. Mahkeme, velayet hakkını belirlerken çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak, çocuğun güvenli, sağlıklı ve destekleyici bir ortamda yetişmesini sağlar. Bu sürecin nasıl işlediğine dair ana başlıklar ve detaylar aşağıda yer almaktadır:

Çocuğun Üstün Yararı İlkesi Nedir?

Çocuğun üstün yararı ilkesi, çocuğun ihtiyaçlarını, haklarını ve refahını her türlü yasal kararın merkezine koyan bir yaklaşımdır. Bu ilke, çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini korumak için hareket edilmesini sağlar ve hukuk sistemlerinde temel bir rehber olarak kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gibi yasal düzenlemelerde, çocuğun üstün yararı ilkesinin gözetilmesi zorunludur. Özellikle velayet, bakım, eğitim ve sağlık gibi çocukla ilgili konularda alınan kararlar, bu ilkenin bir yansımasıdır. Mahkemeler, çocuğun sağlıklı, güvenli ve destekleyici bir ortamda büyüyebilmesi için gerekli değerlendirmeleri yaparak karar verir.

Velayet davalarında çocuğun üstün yararı ilkesi çok önemli bir rol oynar. Mahkemeler, çocuğun fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak olan ebeveyni belirlerken bu ilkeyi göz önünde bulundurur. Çocuğun günlük yaşamında ihtiyaç duyduğu güvenli ortam, duygusal destek ve ebeveyn-çocuk ilişkisi gibi unsurlar, velayet kararında dikkat edilen faktörlerdir. Bu süreçte mahkemeler, çocuğun eğitim ve sağlık olanaklarına erişimini de değerlendirir. Yani çocuğun en iyi şekilde gelişim göstermesini sağlayacak koşulların oluşturulması, üstün yarar ilkesinin uygulanmasıyla mümkün olur.

Mahkeme kararları çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olsa da çocuk belirli bir olgunluğa ulaştığında, kendi görüşü de dikkate alınır. Mahkemeler, çocuğun kendi yaşına ve gelişim seviyesine uygun bir olgunluk içinde olup olmadığını değerlendirerek çocuğun görüşlerini dikkate alır. Çocuğun hangi ebeveynle yaşamak istediği, sosyal çevresiyle uyumu ve duygusal sağlığı gibi hususlar mahkemenin karar sürecinde önemli bir yere sahiptir. Ancak mahkeme, çocuğun üstün yararına aykırı herhangi bir durum olduğunu tespit ederse, çocuğun bu görüşünü sınırlı şekilde dikkate alabilir.

Çocuğun üstün yararı ilkesi, yalnızca mahkemelerle sınırlı kalmaz; aynı zamanda eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi çocukla ilgili tüm alanlarda uygulanır. Çocuğun eğitim ihtiyaçlarının karşılanması, sağlığının korunması ve sosyal çevresiyle uyum içinde büyümesi bu ilke doğrultusunda gözetilir. Bu ilkenin gözetilmesi, çocuğun hem bugünkü hem de gelecekteki yaşamı için en sağlıklı temelleri atar.

Çocuğun Yaşı ve Gelişim Dönemi

Mahkemeler, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine göre hangi ebeveynin yanında daha iyi bir gelişim göstereceğini değerlendirir. Özellikle küçük yaştaki çocukların, bakım ve şefkat gereksinimlerinden dolayı, genellikle anneleriyle kalması gerektiği kabul edilmektedir. Çocuğun anneye duygusal olarak bağımlı olduğu yaşlarda (özellikle 0-6 yaş arası), mahkemeler çocuğun sağlıklı gelişimi için bu bağı göz önünde bulundurur. Ancak çocuk büyüdükçe duygusal ihtiyaçları değişir ve yaşla birlikte babanın rolü daha da önem kazanmaya başlar. Mahkeme, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını dikkate alarak her yaştaki çocuk için en uygun ortamı belirlemeye çalışır.

Ebeveynlerin Maddi ve Manevi Durumu

Mahkeme, velayet davasında çocuğun menfaatini korumak amacıyla ebeveynlerin maddi ve manevi durumlarını kapsamlı bir şekilde değerlendirir. Çocuğa iyi bir yaşam sunabilecek, onun eğitim ve sosyal gelişimini destekleyebilecek olan ebeveynin velayet hakkını alması önemlidir. Ebeveynlerin gelir düzeyi, barınma koşulları, sosyal çevresi ve çocukla ilgilenme kapasitesi göz önünde bulundurulmaktadır. Bu değerlendirme, çocuğun fiziksel ihtiyaçlarının yanı sıra manevi ihtiyaçlarının da sağlıklı bir şekilde karşılanmasını sağlamayı amaçlar. Ekonomik olarak daha iyi durumda olan ebeveynin yanında kalması çocuğun yararına olacaksa, mahkeme bu unsuru dikkate alır. Ancak maddi durum tek başına belirleyici değildir. Manevi koşullar da çocuğun menfaatine uygun olacak şekilde değerlendirilmektedir.

Çocuğun İhtiyaçlarına Uygun Eğitim ve Sağlık Koşulları

Çocuğun eğitimi ve sağlığı, velayet davasında dikkate alınan en önemli menfaat unsurlarından biridir. Mahkeme, çocuğun mevcut eğitim düzenini bozmayacak, okul çevresiyle olan bağını devam ettirecek kararlar almaya özen gösterir. Ayrıca, çocuğun yaşadığı çevrede sağlıklı bir eğitim alabilmesi için gerekli olanakların sağlanması büyük önem taşır. Mahkeme, çocuğun sağlığını da göz önünde bulundurarak ebeveynin sağlık hizmetlerine erişim imkanını ve çocuğa sağladığı yaşam koşullarını detaylıca değerlendirir. Sonuç olarak bu değerlendirmede, çocuğun hastalık durumunda tedavi imkanlarının olup olmadığı, yakın sağlık hizmetlerine erişim durumu ve ebeveynin çocuğa sağladığı fiziksel bakım imkanı göz önünde bulundurulmaktadır.

Ebeveynlerin Çocuğa Karşı Tutumu ve Yaklaşımı

Ebeveynlerin çocuğa karşı olan tutumu ve gösterdikleri ilgi, velayet davasında çocuğun menfaatinin korunması açısından kritik öneme sahiptir. Mahkeme, ebeveynlerin çocuğun ihtiyaçlarına ne kadar duyarlı olduğunu, çocuğun duygusal gelişimine destek verip vermediğini ve çocuğa karşı sorumluluk bilinci taşıyıp taşımadığını değerlendirir. Çocuğa karşı sürekli olarak olumsuz davranışlarda bulunan, ilgisiz kalan veya çocuğu ihmal eden bir ebeveynin velayet hakkı sorgulanır. Mahkeme, çocuk üzerinde olumsuz bir etkisi olan, fiziksel veya psikolojik şiddet gösteren ebeveyne velayet vermekten kaçınır. Çocuğun sevgi ve şefkat dolu bir ortamda yetişmesi, sağlıklı bir ebeveyn-çocuk ilişkisi içinde bulunması mahkemenin göz önünde bulundurduğu önemli faktörlerden biridir.

Çocuğun Görüşünün Alınması

Mahkeme, çocuğun belirli bir yaşa ve olgunluğa gelmiş olması durumunda, çocuğun görüşünü de dikkate alır. Çocuğun kendi isteğini ifade edebileceği yaş genellikle 12 olarak kabul edilse de, mahkeme, çocuğun görüşünü değerlendirirken yaşına ve gelişim seviyesine uygun bir olgunluk içinde olup olmadığını göz önünde bulundurur. Mahkeme, çocuğun hangi ebeveynle yaşamak istediğini dinler ve çocuğun bu kararını etkileyecek faktörleri analiz eder. Ancak çocuğun görüşü, tek başına belirleyici bir unsur değildir. Mahkeme, çocuğun isteklerini değerlendirirken çocuğun manipülasyona maruz kalıp kalmadığını veya kararını kendi menfaatine uygun olarak verip vermediğini inceler. Çocuğun kararında duygusal zorlamaların etkisi varsa, mahkeme bunu göz önünde bulundurarak en doğru kararı verir.

Sosyal Hizmet ve Uzman Raporlarının Kullanılması

Velayet davasında çocuğun menfaatini korumak amacıyla mahkeme, sosyal hizmet uzmanlarından veya psikologlardan rapor talep edebilir. Sosyal hizmet uzmanları, çocuğun yaşadığı ortamı değerlendirir, ebeveynlerin çocuğa karşı tutumunu gözlemler ve bu değerlendirmelere göre rapor hazırlar. Ayrıca, çocuğun yaşadığı çevre, günlük yaşam alışkanlıkları, eğitimi ve sağlık durumu gibi faktörleri göz önünde bulundurarak mahkemeye detaylı bir bilgi sunar. Psikologlar ise, çocuğun ruhsal durumu ve ebeveynleriyle olan bağlarını analiz ederek, çocuğun hangi ortamda daha sağlıklı bir gelişim gösterebileceğini belirler. Bu uzman raporları, mahkemenin velayet kararı alırken çocuğun menfaatini gözetmesi için en önemli referanslardan biridir. Yani raporlar, tarafsız bir gözle çocuğun en iyi şekilde gelişim gösterebileceği ortamı belirlemekte yardımcı olur.

Çocuğun Sosyal Çevresi ve Uyum Durumu

Velayet savasında çocuğun arkadaş çevresi, okulu, akrabaları ve sosyal çevresiyle olan ilişkileri de dikkate alınır. Çocuğun yaşamını sürdürdüğü ortamda sağlıklı ilişkiler geliştirebilmesi, sosyal becerilerini güçlendirmesi ve güvenli bir çevrede büyümesi önemli görülmektedir. Mahkeme, çocuğun sosyal çevresinde herhangi bir olumsuz etkilenme yaşamadan, okul veya arkadaş çevresi değişmeden devam edebilmesini sağlar. Bu tür sosyal uyum, çocuğun gelişimi ve ruh sağlığı açısından önemlidir. Çocuğun arkadaşlarıyla bağlarını koruyabileceği, sosyal olarak destekleyici bir ortamda büyümesi mahkeme tarafından gözetilmektedir. Bu nedenle, çocuğun sosyal çevresini koruyacak ebeveyne velayet verilmesi sıkça tercih edilen bir durumdur.

Ebeveynlerin Geçmiş Davranışları ve Güvenilirlikleri

Mahkeme, çocuğun menfaatini en üst seviyede koruyabilmek adına, ebeveynlerin geçmiş davranışlarını ve güvenilirliklerini de değerlendirir. Ebeveynlerden birinin çocuğa karşı ihmalkar bir tutum sergilemiş olması, suç işlemiş olması veya zararlı alışkanlıklarının bulunması gibi durumlar, velayet kararını doğrudan etkiler. Çocuğa güvenli, istikrarlı ve sağlıklı bir ortam sağlayamayacak bir ebeveyne velayet verilmemesi esas alınır. Ebeveynin çocuğun yanında huzurlu bir ortam sağlayıp sağlamayacağı, mahkeme için önemli bir değerlendirme kriteridir. Mahkeme, ebeveynlerin geçmişte sergilediği davranışları ve çocuğa karşı sorumluluklarını göz önünde bulundurarak en sağlıklı kararı alır.

Velayet Kararının Yeniden Değerlendirilmesi

Mahkeme, velayet kararı verdikten sonra da çocuğun menfaatinin korunup korunmadığını izlemeye devam eder. Velayet hakkını alan ebeveyn, çocuğun bakımını ihmal ederse veya çocuğun gelişimini olumsuz etkileyen davranışlarda bulunursa, diğer ebeveyn velayetin yeniden değerlendirilmesi için başvuruda bulunabilmektedir. Mahkeme, velayet kararının ardından çocuğun koşullarını gözlemleyerek çocuğun menfaatine aykırı bir durum oluşması halinde yeniden karar alma hakkına sahiptir.

Sonuç olarak, velayet davasında çocuğun menfaati korunurken, mahkeme çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini en iyi şekilde sürdürebileceği ebeveyni belirlemek için birçok faktörü dikkate alır. Çocuğun güvenliği, sağlıklı bir ortamda yetişmesi ve ihtiyaçlarının eksiksiz karşılanması bu davaların temel amaçlarındandır. Çocuğun menfaati her zaman birincil öncelik olarak kabul edilmekte ve mahkeme kararını çocuğun üstün yararını gözeterek vermektedir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16.01.2018 tarih ve 2016/8726 E., 2018/610 K. Sayılı kararına göre:

“…Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, “çocuğun üstün yararı” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m.339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur…”

*                           *                           *                           *                           *                           *                            *

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 31.05.2021 tarihli ve 2021/2572 E., 2021/4104 K. Sayılı ilamında:

“…Kuşkusuz velâyet kendisinde bulunan anne veya babanın, çocukla ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiğinin tartışmasızdır. Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunlu olan ve belirli bir somut olayda çocuk için en iyisinin ne olduğunu belirlemede dikkate alınan bir ölçüt bir kılavuzdur. Çocuğun üstün yararı çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlev de üstlenmektedir (YÜCEL, Özge Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 1 Sayı 2, Aralık 2013, s. 117-137). Esasın da çocuğun üstün yararına gereken önemin verilmesi, yalnızca çocuğun ya da ana babanın değil, toplumun da menfaatinedir. Çünkü çocuğun sosyal, kültürel, fiziksel ve psikolojik yönden olumlu gelişimi, ilerde toplumda zararlı davranışlarının ortaya çıkmasını da engelleyecektir…”

Velayet davanızda hak kaybına uğramamak için bir avukattan destek almanızı tavsiye ederiz.

Diğer yazılarımız için tıklayın…

Tel : 0 501 144 84 27

Av. Zeynep Ünal Murat